Hırsızlık suçu zorunluluk halinde kalınarak da işlenebilir. Bilindiği üzere zorunluluk hali tüm suçlar bakımından genel bir kusurluluğu kaldıran sebep olarak TCK’nın 25. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenmiştir. Ancak hırsızlık suçunda, zorunluluk haline ilişkin TCK’nın 147. maddesinde özel bir hükme yer verilmiştir. Bu durumda hırsızlık suçunun zorunluluk halinde kalınarak işlenmesi halinde, bu halin olayda gerçekleşip gerçekleşmediği ve gerçekleştiği takdirde buna bağlanan sonuçlar bakımından yalnızca özel hüküm olan 147. madde göz önünde bulundurulacaktır. Bu hükme göre, “hırsızlık suçunun ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için işlenmesi halinde, olayın özelliğine göre, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” Bu maddede düzenlenen zorunluluk halinde, genel zorunluluk halinden (m. 25/2) farklı olarak, faile hiç ceza vermemek veya cezasında indirim yapmak konusunda olayın özelliğine göre karar vermek bakımından hakime takdir yetkisi tanınmıştır.
O halde hırsızlık suçunun ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için işlendiği belirlendiğinde, genel zorunluluk halinin aksine, hakimin somut olayda bu durumun failin davranışlarını yönlendirme yeteneğini ne şekilde etkilediğine bakarak karar vermesi gerekecektir. Şayet acil ve ağır ihtiyacın varlığı ve diğer faktörler somut olayda failin irade yeteneğini önemli derecede etkilemişse hakim kusurun bulunmaması nedeniyle fail hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verecektir. Buna karşılık, bu ihtiyaç, failin iradesi üzerinde önemli derecede etkide bulunmamışsa, cezasında indirime gidilecektir. Örneğin çocuğunun açlıktan ölmemesi veya sağlığının kötüleşmemesi amacıyla bir marketten yiyecek şeyler çalan anne hakkında ceza verilmeyebilecektir. Zira anne veya babanın çocukları söz konusu olduğunda irade yeteneklerinin daha çabuk etkilendiğini kabul etmek gerekir.