Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkeme’since davanın kısmen kabulüne dair verilen 09.12.2010 gün ve 2005/10 E., 2010/387 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 26.04.2011 gün ve 3418/4733 E. K. sayılı ilamı ile; ( … 1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Diğer temyiz itirazına gelince; dava, deprem nedeniyle binanın yıkılmasından dolayı uğranılan maddi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz olunmuştur.
Dava konusu zarar, 17 Ağustos 1999 günü gerçekleşen deprem nedeniyle oluşmuştur. Bina; plan ve projesine, imar düzenlemelerine ve deprem yönetmeliğine uygun yapılmış olsa bile, gerçekleşen depremin 7,4 şiddetinde olduğu göz önüne alındığında binanın deprem nedeniyle hasara uğraması kaçınılmazdır.
Yerel mahkemece açıklanan bu olgu gözetilerek, belirlenen tazminat tutarından Borçlar Yasası’nın 43. maddesi uyarınca uygun bir indirim yapılmamış olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir … .) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, davacıların binasında depremde hasar oluşması nedeniyle uğranılan maddi zararın yükleniciden tazmini istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerinin bağımsız bölüm malikleri olduğu binanın davalı yüklenici tarafından ayıplı olarak yapılması nedeniyle 17.8. 1999 tarihinde meydana gelen depremde ağır hasara uğradığını belirterek maddi tazminat istemiştir.
Mahkemece, davaya konu binanın davalı tarafından projesine ve imar mevzuatına aykırı yapıldığı, gizli ayıplı imalatta davalının ağır kusuru bulunduğundan zarardan sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalı vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yerel mahkemece belirlenen tazminat tutarından Borçlar Kanunu’nun 43. maddesi uyarınca uygun bir indirim yapılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu çoğunluğunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyularak belirlenen tazminat miktarından BK’nun 43. maddesi uyarınca uygun bir indirim yapılması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.03.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.