MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile 06/03/2009 tanzim tarihli avukatlık hizmet ve ücret sözleşmesi imzaladığını, sözleşme gereği davalının vekili olarak hem danışmanlık hizmeti hem de takip edilen dava yediğini, bunun üzerine Beşiktaş 14. Noterliği kanalıyla davalıya gönderdiği 31/12/2012 tarihli ve 17171 yevmiye nolu ihtarname ile vekalet ücretlerinin ödenmesini ihtar ettiğini ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını, vekalet ücretleri miktarı konusunda mutabakata varılamadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, akdi ve karşı yan vekalet ücretlerine karşılık şimdilik 10.000 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 18/05/2015 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 34.511,14 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 16/05/2019 tarihli ve 2016/8682 E. 2019/6241 K. sayılı kararıyla, davalının sair temyiz itirazları incelenmeksizin, mükerrer tahsilat olup olmadığı konusunda gerekirse ek bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceğinden bahisle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü ile 10.000,00 TL’si temerrüt tarihi olan 06/01/2013 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte olmak üzere toplam 18.489,79 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Davacı, davalının vekili olarak takip ettiği icra ve dava dosyalarından kaynaklanan vekalet ücretinin tahsilini talep etmiş, mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, 06/03/2009 tarihli avukatlık hizmet ve ücret sözleşmesinin geçersiz ve taraflar arasında bağlayıcı olmadığı, incelenen icra dosyaları nedeniyle davacı tarafın karşı yan vekalet ücretini davalıdan tahsili talebinin mükerrer tahsilat niteliğinde olduğu ve bu nedenle davacının anılan dosyalar nedeniyle karşı yan vekalet ücretini davalıdan talep edemeyeceği belirtilerek talep edebileceği akdi vekalet ücreti alacağı hesaplanmak suretiyle karar verilmiş ise de; bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
Zira uyulan bozma kararında; davalının bilirkişi raporuna itirazı dikkate alınarak karşı yan vekalet ücreti bakımından mükerrer tahsilat olup olmayacağı araştırılıp, gerekirse ek bilirkişi raporu ya da taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine açık, itirazları karşılar nitelikte yeni bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Davacı tarafça, gerek sunulan delil listesinde gerekse beyan dilekçelerinde, tahsil edilip davalı tarafa yapılan ödemeler ile ilgili tarihlere ait davalı şirket defterleri ve banka kayıtlarının celbi talebinde bulunulmasına rağmen mahkemece ilgili defter ve kayıtlar getirtilmeden eksik inceleme ile karar verilmiştir.
Ayrıca, her ne kadar mahkemece taraflar arasındaki 06/03/2009 tarihli avukatlık hizmet ve ücret sözleşmesinin geçersiz ve taraflar arasında bağlayıcı olmadığı kabul edilmiş ise de; taraflar arasında görülen ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01/04/2014 tarihli ve 2012/649 E. 2014/131 K. sayılı kararında aynı avukatlık hizmet ve ücret sözleşmesi geçerli kabul edilerek hükme esas alındığından ilgili sözleşmenin geçerli ve tarafları bağlayıcı olduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda mahkemece; taraflar arasındaki 06/03/2009 tarihli avukatlık hizmet ve ücret sözleşmesinin geçerli olduğu kabul edilerek, davalı şirketin ticari defterleri dahil tüm ticari kayıtları ve ilgili banka kayıtlarının getirtilmesi veya yerinde inceleme yetkisi verilmek suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılması, bu incelemeyle birlikte dosyaya sunulan diğer delillerin mükerrer tahsilat yapılıp yapılmadığı konusunda değerlendirilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, uyulan bozma kararının gereği tam olarak yerine getirilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, HMK’nın geçici madde 3 atfıyla HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.