MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 3628 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Düşme (Zamanaşımı)
Yerel Mahkemece bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Dairemizce de benimsenen, Ceza Genel Kurulunun 2011/4-203 Esas, 2011/238 Karar sayılı ve 22/11/2011 tarihli, 2016/18-432 Esas, 2019/603 Karar sayılı ve 15/10/2019 tarihli kararlarında yerini bulan ve istikrar kazanmış uygulamasına göre, mahkûmiyet hükmünün Yargıtay ilgili Ceza Dairesince onanmakla kesinleşeceği, kesinleşme anına kadar işleyen dava zamanaşımının bu aşamada sona ereceği, bu karara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı üzerine yapılan incelemede, Ceza Genel Kurulunca itirazın kabulü halinde, Ceza Dairesinin onama kararı ile Ceza Genel Kurulunun karar tarihi arasında geçen sürenin dava zamanaşımının hesaplanmasında göz önünde bulundurulmayacağı, ancak, itirazın kabulü üzerine dosyanın yeniden derdest hale gelmesi nedeniyle, yargılamaya devam edildiğinde, Ceza Genel Kurulunca itirazın kabulü tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, sürenin işlemeye devam edeceği ve dava zamanaşımının buna göre hesaplanması gerektiği cihetle, somut olayda sanığa isnat edilen suçun cezasının türü ve üst haddine göre, davanın, 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen 8 yıllık asli, 12 yıllık uzatılmış zamanaşımı süresine tabi bulunduğu, zamanaşımını kesen en son işlemin 02/11/2011 tarihli mahkumiyet hükmü olduğu, Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 2012/23646 Esas, 2013/16983 Karar sayılı ve 10/07/2013 tarihli kararı ile onanan bu hükmün kesinleştiği ve işleyen dava zamanaşımının sona erdiği, ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı üzerine Ceza Genel Kurulunun 2014/7-284 Esas, 2019/19 Karar sayılı ve 17/01/2019 tarihli kararı ile Özel Ceza Dairesinin onama kararı kaldırılarak mahkumiyet hükmünün bozulduğu, bu şekilde yeniden derdest hale gelen dava dosyası yönünden zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı anlaşılmakla, yargılamaya devam edilerek bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, HÜKMÜN, tebliğnameye aykırı olarak, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 06/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”