Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, E. 2016/1799 K. 2016/6151 T. 23.05.2016

MAHKEMESİ : … Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalılar vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü: –

K A R A R

– Davacı vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu çekicinin, davacının kiracısı olan dava dışı 3. kişinin sevk ve idaresindeki aracına çarpmasıyla trafik kazası meydana geldiğini, kazada aracın hasar gördüğünü ve değer kaybına uğradığını, davacı aracının 16.01.2014-28.01.2014 tarihleri arasında serviste kaldığını, servis tarafından parça tedarik edilememesi üzerine aracın kaportacıya teslim edildiğini, bu işyerinde aracın 12.02.2014 tarihine kadar kaldığını, aracın tamir için serviste k aldığı 27 gün boyunca davacının aracını kiraya veremediğinden kazanç kaybına uğradığını, aracın günlük kazancının ortalama 90,00 TL. olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL. değer kaybı ve kazanç kaybının yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş; 03.11.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 5.350,00 TL’ye yükselterek bu bedelin davalılardan tahsilini talep etmiştir.

Davalılar vekili, davacının kazanç kaybı talebinden sorumlu olmadıklarını, tamir süresine ilişkin davacı iddiasının afaki olduğunu, makul tamir süresinin belirlenmesi gerektiğini, iddia olunan hasarın kazada oluşmasının mümkün olmadığını, davacının sunduğu faturaların teyidinin gerektiğini, davalı aracının sigortacısı olan … ‘ya davanın ihbarını talep ettiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 4.000,00 TL. araç değer kaybı ve 1.350,00 TL. aracın kullanılamamasından doğan zarar olmak üzere toplam 5.350,00 TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Dava, trafik kazası nedeniyle davacı aracında oluşan değer kaybı bedeli ile tamir süresince aracın kullanılamamasından doğan kazanç kaybının tahsili istemine ilişkindir.

Davacı taraf, kaza nedeniyle aracında oluşan değer kaybı ile aracın kullanılamamasından doğan kazanç kaybı karşılığı olarak 1.000,00 TL’nin davalılardan tahsili talebinde bulunmuş; ancak talep ettiği bedelin ne kadarının değer kaybı ne kadarının kazanç kaybı olduğunu belirtmek suretiyle alacak kalemlerini ayırmamıştır.

Bu durum karşısında mahkemece, öncelikli olarak davacı tarafa uygun bir süre verilerek dava konusu ettiği 1.000,00 TL. tazminat bedelinin ne kadarının değer kaybı ne kadarının kazanç kaybı olarak talep edildiğinin açıklattırılmasından sonra, yargılamaya devam edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

3- Davacı tarafça, iş bu davada araç hasarı talep edilmemiş, ancak kaza nedeniyle uğranıldığı iddia olunan kazanç kaybı ile araçta oluşan değer kaybı istenmiştir. Mahkemece benimsenen 24.11.2014 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda 4.000,00 TL. değer kaybı tazminatına hükmolunmuş ise de, mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda araç değer kaybı hesaplaması doğru yapılmamıştır. Eksik inceleme ve hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre karar verilemez.

Bu durumda mahkemece, rapor düzenleyen bilirkişi heyetindeki makine mühendisi bilirkişiden ek rapor alınması; ya da araç değer kaybı konusunda hesap yapmaya ehil, İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurum veya kuruluşlardan seçilecek hasar konularında uzman bilirkişi (makine mühendisi) veya bilirkişi kurulundan tüm dosya kapsamına göre; davacı aracının modeli, markası, kaza tarihindeki yaşı, kilometresi, daha önce kaza yapıp yapmadığı vs. Gibi hususlar gözönünde bulundurularak kaza tarihi itibariyle serbest piyasadaki 2. el piyasa rayiç değeri (hasarsız haliyle) ile aracın hasarı onarıldıktan sonraki haline göre serbest piyasadaki 2. El piyasa değeri arasındaki fark (aradaki farkın değer kaybı olarak kabul edilmesi) hususlarında ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

4- Davacı taraf, aracın tamir için bırakıldığı serviste 13 gün parça temini için beklediği, parça temin edilemediğinden aracın tamir için başka bir yere bırakıldığı ve burada da 14 gün içinde tamirinin yapıldığından bahisle toplam 27 günlük süre boyunca aracın kiraya verilememesi nedeniyle kazanç kaybına uğradığı iddiasıyla kazanç kaybı isteminde bulunmuştur. Davacının kazanç kaybı istemi yönünden mahkemece hükme esas alınan 24.11.2014 tarihli bilirkişi raporunda ise; aracın serviste k aldığı 27 gün için 1.350,00 TL. kazanç kaybı hesaplandığı, aracın makul tamir süresinin ne olacağı konusunda herhangi bir irdeleme yapılmadan sadece serviste k aldığı süre üzerinden hesap yapıldığı görülmektedir. Bilirkişi raporu, bu yönüyle denetime elverişli ve yeterli olmadığından hükme esas alınamaz.

Bu durumda mahkemece, rapor düzenleyen bilirkişi heyetindeki makine mühendisi bilirkişiden, davacı aracının hasarının niteliğine göre makul tamir süresinin ne kadar olacağı, bu sürede davacının aracını kullanamaması nedeniyle oluşacak kazanç kaybının miktarı konularında ayrıntılı, gerekçeli, denetlenebilir bir ek rapor almak suretiyle davacının kazanç kaybı talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,23.5.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.”