Yargıtay 12. Ceza Dairesi, E. 2017/3010 K. 2019/6336 T. 20.05.2019

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık Hüküm : CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraat

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanık müdafinin temyiz isteminin sadece vekalet ücretine ilişkin olması karşısında, vekalet ücreti ile sınırlı olarak yapılan incelemede; Yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettiren sanık lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğinin nazara alınmaması, ”Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hükmün birinci paragrafından sonra gelmek üzere, “Yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettiren sanık … lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.980 TL maktu vekalet ücreti takdir edilmesine” ibaresinin eklenmesi, sair yönleri usul ve Kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20/05/2019 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

Olayımızda; 2863 sayılı Kanuna muhalefet suçundan sanık hakkında kamu davası açıldığı, yargılamayı yapan İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesince sanığın TCK’ nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine karar verildiği, kendisine vekalet ücreti verilmeyen sanık vekilinin bu nedene dayalı olarak hükmü temyiz ettiği, ancak Dairemiz tarafından temyiz incelemesi yapmadan davanın olağanüstü zamanaşımı süresinin dolduğu izlenmiştir.

Sorun, dava zamanaşımı süresi dolmadan yapılan temyiz talebi Yargıtay tarafından incelenme aşamasında iken dava zamanaşımı süresi dolması halinde temyiz talebinin incelenip incelenmeyeceği yönündedir Zamanaşımı, yasada öngörülen belli bir sürenin geçmesiyle davayı ve cezayı düşüren nedenlerden biridir. Dava zamanaşımı belli bir sürenin geçmesiyle ceza davası açılmaması, dava açılmışsa açılan davanın düşmesi sonucunu doğurur. Ceza hukukunda dava zamanaşımı süreleri her suçun kamu düzeni üzerinde yaratacağı tesirle orantılı olarak belirlenmiştir. Kamu düzeni üzerinde ağır etkiler yapan suçlar için daha uzun, etkileri hafif olan suçlar için ise daha kısa zamanaşımı süreleri öngörülmüştür.

Her suç, son tahlilde toplumsal hayata yönelmiş bir tehdit olduğuna göre, toplum düzenini teminat altına almayı amaçlayan Devlet de, suçluları bulup çıkarmak, yargılamak ve cezalandırmak hak ve yetkisine sahiptir. Ancak, ceza vermek bir araç olduğuna göre amacın zamanla telafi olup eski hale geldiği durumlarda, Devlet bu araçtan vazgeçebilir. Ne kadar zamanla ceza vermek yetkisinden vazgeçilmesi gerektiği sorunu ise karşımıza zamanaşımı kurumunu çıkarır. Zamanaşımı; şüpheli – sanık – hükümlü ile Devlet arasındaki soruşturma – yargılama – cezalandırma ilişkisini sona erdiren bir faktördür. Dava zamanaşımı, Devlet ile suçlu olduğu sanılan kişi arasındaki yargısal ilişkiyi sona erdirir. Öğretide genellikle cezalandırma yetkisinin sona ermesinden bahsedilmekte ise de esasen cezalandırma yetkisini, infaz (ceza) zamanaşımı ortadan kaldırır.

Zamanaşımı maddi ceza hukuku kurumudur. Buna usule ilişkin bazı hukuksal sonuçlar bağlansa da niteliğini ortadan kaldırmaz. Nitekim, zamanaşımı kurumu organik yasa olarak TCK’da ‘Dava ve Cezanın Düşürülmesi’ başlıklı dördüncü bölümünde düzenlenmiştir.

Somut olaya gelince; sanık hakkında atılı suçtan mahkemece beraat kararı verilmiştir. Suç tarihine göre 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e ve 67/4. maddeleri gereğince olağanüstü dava zamanaşımı süresi temyiz sürecinde dolmuştur.

Bu halde, davanın esasına girilmemeli ve TCK’ nın 66. maddesine göre düşme kararı verilmelidir. Zamanaşımı, denetim muhakemesinde bir anlamda davanın esastan görüşülmesine engel olan bir neden olarak kabul edilmiştir.

Bu nedenle zamanaşımı süresi dolmuş olup beraat hükmünün, salt vekalet ücreti nedeniyle bölünerek davanın esasına girilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenlerle; olayımızda olağanüstü zamanaşımı süresi dolduğundan dosyanın içeriğine girilmeden zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verilmesi yerine temyiz talebinin kabulüyle sanık müdafisine vekalet ücreti verilerek hükmün düzeltilerek onanmasına karar veren çoğunluk görüşüne iştirak etmiyorum.

Muhalif

Not: Karşı oy yazısı Ceza Genel Kurulunun 2013/11231 esas 2013/396 karar sayılı ilamındaki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02.07.2012 gün ve 252698 sayılı yazısından alıntı yapılarak yazılmıştır.”