MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada … Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17.11.2011 tarih ve 2010/111-2011/442 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin … ilçesi, … Köyü’nde bulunan evini davalı … ‘na deprem sigortası ile sigortalattığını, 04.10.2009 tarihinde gece saat 01.30 sıralarında meydana gelen deprem nedeni ile sigortalatmış olduğu evinde hasar meydana geldiğini, hasara ilişkin tutanak düzenlendiğini, hasar dosyası açılarak eksper tarafından 17.000 TL hasar tespit edildiğini, ancak davalı kurumun, meskenin köy yerleşim yerinde olması nedeni ile hasar tazminat talebinin kabul etmediğini oysa bu durumun beyan edildiğini ve müvekkilinin talebinin kabul edilerek evinin sigortalandığını, bu nedenle de tazminatın ödenmesi gerektiğini ileri sürerek 17.000 TL’nin 14.10.2009 tarihinden başlayacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, Zorunlu Deprem Sigortası Genel şartları Gereğince Köy yerleşim alanında yapılan binaların hasar teminat kapsamında olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, 587 Sayılı Zorunlu Deprem Sigortasına Dair KHK’nın 2. maddesi gereğince köy yerleşik alanında yapılan binaların bu KHK kapsamında Zorunlu Deprem Sigortasına tabi bulunmadığı, ayrıca genel şartların C-2 Maddesinin 4. Fıkrasında A-2 maddesinde de ” sigorta kapsamı dışında kalan bir yere yanlışlıkla Zorunlu Deprem Sigortası Poliçesinin düzenlendiğinin sigorta ettirilen tarafından belgelendirilmesi durumunda, Zorunlu Deprem Sigortası Sözleşmesi başlangıçtan itibaren iptal edilir, pirimin tamamı sigorta ettirene iade edilir” şeklinde düzenlenme bulunduğu, bu düzenlemeler uyarınca davacının köy yerleşim yeri alanı içerisinde kalan meskeninde meydana gelen zarardan davalı kurumun sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, deprem sigorta poliçesine dayanan tazminat istemine ilişkindir. Olaya uygulanması gereken, Zorunlu Deprem Sigortasına Dair mülga KHK’nın (18/05/2012 tarih ve 28296 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 09/05/2012 tarih ve 6305 sayılı Afet Sigortaları Kanunu’nun 15. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.) 2. maddesinin 2. fıkrasında, kamu kurum ve kuruluşlarına ait binalar ile köy yerleşik alanlarında yapılan binaların bu Kanun Hükmünde Kararname kapsamında zorunlu deprem sigortasına tabi bulunmadığı belirtilmiştir.
Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartları’nın A.2 maddesinin 2.2 bendinde de, köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli oturanlarca köy yerleşik alanları ve civarında ve mezralarda yapılan binaların kapsam dışında bulunduğu belirtilmiş, C.2 maddesinin son bendinde de, sigorta sözleşmesinin yürürlükte olduğu süre içerisinde, sigorta konusu yerin A.1 maddesi kapsamındaki durumlar dışında kalan bir nedenle ortadan kalkması ya da sigortalı yerin sigorta kapsamı dışına çıkması hallerinde, bu durumun sigorta ettiren tarafından belgelendirilmesi kaydıyla, sigorta sözleşmesi, bildirimde bulunulan tarihten itibaren geçerli olmak üzere iptal edileceği, bu durumda, sözleşmenin iptal tarihi ile başlangıcındaki bitiş tarihi arasındaki süreye isabet eden prim tutarının sigorta ettirene gün esası üzerinden iade edileceği düzenlenmiştir.
Somut olaya gelince, yukarıda ayrıntısına yer verilen, zorunlu deprem sigortasının kapsamını ve bu sigortayı yaptırmakla mükellef olanları belirleyen yasal hükümler karşısında, köy yerleşim alanlarında yapılan binaların bu sigortanın kapsamı dışında kaldığı, diğer bir anlatımla köy yerleşim alanlarında bulunan bina sahiplerinin zorunlu deprem sigortası yaptırmakla mükellef olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak, zorunlu deprem sigortası yaptırmak durumunda bulunmayan sigortalının, köyde bulunduğunu sigortacıya bildirdiği evinin, davalı tarafından sigorta edilmesinden ve riskin meydana gelmesinden sonra, davalının, taşınmazın köy sınırları içerisinde kalması nedeniyle teminat kapsamında bulunmadığından bahisle ödeme yapmaması iyi niyetle ve akdi görüşmelerden doğan sorumlulukla bağdaşmamaktadır. Bu itibarla, mahkemece işin esasına girilerek hüküm kurulması yerine, köy yerleşim alanı içerisinde bulunan meskende meydana gelen zarardan davalının sorumlu bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün yukarıda yazılı nedenle davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 01.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.