Müdafinin tutuklama kararı verilmesini engelleyebilmesi için, bunun hukuki ve fiili açıdan değerlendirilebilmesi için gereken zamana sahip olması gerekir.
Bu nedenle, tutuklamaya sevk edilen şüpheliler ile tutuklandıktan sonra tutukluluk durumunun devamına karar verilmesi söz konusu olan şüpheliler ve sanıkların müdafinin soruşturma dosyasını inceleme hakkı, tutuklama tehlikesi altında bulunmayan kişilere göre farklıdır. Mooren kararında belirtildiği gibi, müdafinin dosyadaki belgeleri inceleme hakkı kısıtlanmamalıdır.
Müdafinin dosyayı incelemesi yeterli değildir. Ek olarak, tutuklama oturumu öncesinde hazırlık yapmak ve incelediği belgelere karşı savubma hazırlamak için zamana ihtiyacı vardır. Sonuç olarak, kurumun canlandırılması için Dönmezer Tasarısı’nda yer alan ancak CMK tarafından onaylanmayan beş günlük hazırlanma süresi gereklidir. Bu süre boyunca şüphelinin tutuklanmadan muhafaza altında tutulması gerekir.
Tutuklama istendiğinde, sanık veya şüpheli, baro tarafından görevlendirilen veya kendisinin seçtiği bir müdafinin yardımından yararlanabilir (CMK m. 101/3).
Görüldüğü gibi, sanık veya şüpheli için Kanunun bazı yerlerinde zorunlu denen mecburi müdafilik sistemi, savcıların tutuklama istemi ile mahkemeye başvurduğu durumlarda kullanılır.
Bu önemli bir ilerleme. Suçun ağırlığını göz önünde bulundurarak, hukuk mecburi müdafilik sistemini benimsemiştir (CMK m. 150/2, 3). Bunun da ötesinde, cezanın ağırlığına bakılmaksızın tutuklama celsesi için mecburi müdafilik sistemini kabul etti. Şayet sanığın bir müdafisi yoksa, mahkemenin tutuklama kararı, duruşmaya ara verdikten sonra verilmelidir.