Sigorta Sözleşmesi Nedir? Sigorta Sözleşmesinin Özellikleri

Sigorta sözleşmesi, iki tarafa borç yükleyen bir akittir:

  • Sigortacı belirli bir rizikoyu (tehlikeyi) üstlenir,
  • Sigorta ettiren ise bunun karşılığında prim ödeme borcunu üstlenir.

Türk Ticaret Kanunu’nun 1401. maddesi sigorta sözleşmesini şu şekilde tanımlar:

Sigorta sözleşmesi, sigortacının bir prim karşılığında, bir kimsenin parayla ölçülebilen menfaatini zarara uğratan tehlikenin (rizikonun) gerçekleşmesi hâlinde bu zararı tazmin etmeyi veya bir ya da birkaç kişinin yaşam süresi yahut yaşamlarındaki belirli olaylar sebebiyle bir para ödemeyi yahut başka bir edimde bulunmayı üstlendiği sözleşmedir.” (TTK m. 1401)

Özetle: Prim ödeyen tarafın malî çıkarını tehdit eden risk gerçekleşirse, sigortacı zarar kalemini (veya kararlaştırılmış tutarı/edimi) karşılamakla yükümlüdür; risk gerçekleşmezse sigortacı edimde bulunmaz, prim ise sigortacının hakkı olarak kalır.

Sigorta Sözleşmesinin Başlıca Özellikleri

1. Şekle bağlı olmama
Sigorta akdinin geçerliliği, belirli bir şekle (ör. yazılı biçime) bağlı değildir; karşılıklı ve örtüşen irade beyanları yeterlidir. Yazılı poliçe, Yargıtay’ın da vurguladığı üzere (6762 s. TTK m. 1263 kıyasen) sadece ispat vasıtası niteliği taşır.

2. Özel hukuk sözleşmesi
TTK’da özel bir şekil veya kuruluş usulü öngörülmediğinden, sigorta akdi genel özel hukuk prensiplerine tâbidir; tıpkı diğer borçlar hukuku sözleşmeleri gibi iki tarafın serbest iradesiyle kurulup hüküm doğurur.

3. Borçlar hukuku rejimine tâbi olması
6102 s. TTK’da hüküm bulunmayan hallerde, 6098 s. TBK’nın genel hükümleri (özellikle genel işlem şartları– m. 20 vd.) uygulanır. TBK ve yeni TTK aynı tarihte yürürlüğe girmiştir.

4. Karşılıklı ve süreklilik arz eden borç ilişkisi
Sigortacı, rizikoyu belirli süre için üstlenirken; sigorta ettiren prim ödeme ve rizikoyu artırmaktan kaçınma, doğru bilgi verme gibi sürekli borçlar altına girer. Prim peşin ödense bile, bilgilendirme ve risk azaltma yükümlülükleri devam eder.

5. Zorunlu ve isteğe bağlı sigortalar
Bazı branşlar (trafik ZMSS, DASK gibi) kanunen zorunludur; akdin kurulması poliçe düzenlenmesine veya primin ödenmesine değil, icap-kabul iradelerinin buluşmasına bağlıdır. Ancak TTK m. 1295 uyarınca sigortacının sorumluluğu, kural olarak primin (tamamının veya ilk taksidin) ödenmesiyle başlar; hüküm emredicidir.

6. Dürüstlük (azamî iyi niyet) ilkesi
TMK m. 2’deki objektif iyi niyet ilkesi, sigorta hukukunda “ubertimae fidei” olarak kendini gösterir:

  • Sigorta ettiren, riziko ve menfaat hakkında tam ve doğru bilgi vermek zorundadır.
  • Sigortacı da sözleşme koşulları konusunda şeffaflıkla aydınlatma yükümlülüğü taşır.
    Uzun süreli güven ilişkisi bu ilkeye dayanır.

Şekle Bağlı Olmayışın Uygulamaya Etkisi

  • Poliçe düzenlenmemiş olsa bile tarafların mutabakata vardığı anda sözleşme kurulmuş sayılır.
  • Poliçe, tarafların hak ve borçlarını kanıtlamak açısından önem arz eder; yokluğu geçerliliği etkilemez.

Zorunlu Poliçelerde Sorumluluğun Başlangıcı

  • Prim ödemesi gerçekleşmemişse sigortacının sorumluluğu kural olarak doğmaz (TTK m. 1282, 1295).
  • Kanun emredici olsa da, sigortalı lehine daha elverişli hükümler kararlaştırılabilir (TTK m. 1264/4).

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir