İkrarın Etkisi

İkrar olunan vakıalar, çekişmeli sayılmaz ve ispatı gerekmez (HMK m. 172/2 ve 188/1). Yani mahkeme içi ikrar, bunu yapan (ikrar eden) taraf aleyhine kesin delil teşkil eder.

İkrar, bir kesin delildir. Yani, lehine ikrar yapılan taraf, ikrar edilen vakıa için artık delil göstermek ve o vakıanın doğruluğunu ispat etmek zorunda değildir. Hakim de ikrar ile bağlıdır; ikrarın doğru olup olmadığı hakkında delil dinleyemez, bu hususta delil gösterilmesini isteyemez; ikrar edilmiş olan vakıanın doğru olduğunu kabul etmek zorundadır.

Yukarıdaki açıklamalar, taraflarca getirilme ilkesinin (HMK m. 25) uygulandığı davalar içindir. Buna karşılık, kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda, hakim ikrar ile kural olarak bağlı değildir; yani bu halde ikrar bir takdiri delildir. Ancak, TMK m. 166/3 hükmü ile bu kurala istisna getirildiği gibi, evlenmenin feshi davasında, davalı kadının TMK m. 149/2 anlamındaki önemli bir niteliğin kendisinde bulunmadığını ikrar etmesi, TMK m. 184/3’te “hakimi bağlamaz” diye tarif edilen ikrarlardan değildir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir