İdari Yargıda Manevi Zararın Tazmininde Gözetilen Hususlar

Manevi tazminat, malvarlığında meydana gelen eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı değil, tatmin aracıdır. Zarara neden olan olay nedeniyle duyulan elem ve ıstırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle idari yargı yerleri genellikle düşük tutarlarda manevi tazminata hükmetmektedir. Fransız hukukunda da idari yargı yerlerinin genellike düşük tutarlarda manevi tazminata hükmettikleri ifade edilmektedir. Bununla birlikte, son yıllarda verilen Danıştay kararlarında takdir edilecek tazminat miktarının idarenin kusurunun ağırlığıyla orantılı olması gerektiği ifade edilmektedir. Ayrıca manevi tazmin ile amaçlanan, davacıya sadece bir nebze olsun rahatlama duygusu vermek değil, hizmet kusuruyla zarar veren idareyi gerekli dikkat ve özeni gösterme konusunda etkili biçimde uyarmaktır. Yani manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de, tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının olayın ağırlığını ortaya koyacak, hukuka aykırılığı özendirmeyecek, bir başka ifadeyle benzeri olayların bir daha yaşanmaması için caydırıcı ve aynı zamanda cezalandırıcı miktarda olması gerekmektedir.

Bu konu ile ilgili olarak aşağıdaki mahkeme kararlarından yararlanabilirsiniz;

Danıştay 15. Dairesinin 15.04.2015 tarih ve E. 2014/5076, K. 2015/2184 sayılı kararı.

Danıştay 15. Dairesinin 02.06.2016 tarih ve E. 2015/4914, K. 2016/3966 sayılı kararı.

İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 02.12.2013 tarih ve E. 2010/2742, K. 2013/4312 sayılı kararı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir