Hırsızlığa Teşebbüs

Hırsızlık suçu, failin malın kontrolünü ele geçirmesiyle tamamlanır. Failin gerçekten mal üzerinde kontrolü sağladıktan sonra, malın güvence altına alınıp alınmaması, götürülmek istenen yere götürülüp götürülmemesi suçun tamamlanması için önemli değildir.

Bu durumda hırsızlık yapmak ancak malın ele geçirilmesine kadar mümkündür. Failin elinde olmayan nedenlerle mal üzerinde gerçek kontrolü sağlayamaması halinde suç teşebbüs aşamasında kalır. Örneğin, bir evden yapılan hırsızlık suçuna teşebbüs, failin evi terk etmeden mağdurun uyanması nedeniyle eşyayı bırakıp kaçması durumunda gerçekleşir. Failin mağdurun cebindeki parayı almak için elini cebine sokması ve parayı alamadan yakalanması durumunda suç teşebbüs halinde kalmıştır. Bununla birlikte, failin mal üzerinde gerçek kontrolü elde ettikten sonra, mağdur, kolluk kuvvetleri veya diğer kişilerin müdahalesi nedeniyle güvenceye alınamaması suçun tamamlanmadığı anlamına gelmez. Bu durumda suç sona ermiştir.

Yargıtay’ın devamlılık arz eden kararlarına göre, failin malı aldığı andan itibaren kesintisiz bir takip söz konusu olduğunda, failin malı aldığı yerden ne kadar uzaklaştıysa uzaklaşsın, malı kendi fiili hakimiyet alanına geçirmiş sayılmaz ve fiil teşebbüs aşamasında kalmış kabul edilir. Bununla birlikte, takip bir an için durdurulduğunda suçun tamamlandığı kabul edilir. Yargıtay, takibin kesintisiz olduğu durumlarda bile, fail tarafından malın başkasına verilmesi, saklanması veya tüketilmesi gibi nedenlerle ele geçirilmemesi durumunda suçun tamamlandığına karar verir.

Hırsızlık suçuna teşebbüsle ilgili olarak tartışılması gereken ek bir konu da, suça konu çalınmak istenen malın esasen yerinde bulunmaması durumunda ne yapılacağıdır. Bu tür durumlar, ağırlıklı görüş ve uygulamada suçun konusu bakımından mutlak-nispi elverişsizlik ayrımı çerçevesinde ele alınmaktadır. Bunun bir sonucu olarak, suçun konusunun olmaması nedeniyle işlenemez suçun (mutlak elverişsizlik) bulunduğu kabul edilir. Failin günlük hayat tecrübesi, suçun hareketinden neticenin doğmasının büyük bir ihtimal içinde olduğunu gösteriyorsa, teşebbüsün mevcut olduğu (nispi elverişsizlik) kabul edilir. Bu nedenle, yankesicilik yapmak için boş cebini eline sokan, gece bir eve veya işyerine girerek boş kasayı açan kişinin teşebbüsten dolayı cezalandırılacağı ileri sürülmektedir. Ancak tamamen boş bir eve hırsızlık yapmak için giren kişinin işlenemez suçtan cezalandırılmayacağı ileri sürülmektedir.

Bu bakış açısı tarafımızdan kabul edilemez. Suçun konusu somut olayda bulunmaması halinde suçun işlenmesi mümkün değildir. Bu durumda konu yoksa işlenemez suç vardır. Suç teorisinin temel prensipleri, bu hususta mutlak-nispi elverişsizlik ayrımına dayanmamaktadır. Hırsızlığa teşebbüs suçundan dolayı cezalandırılmaması gereken durumlar, sokulan cebin boş olması, girilen evde çalınacak bir şeyin olmaması veya açılan kasanın boş olmasıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir