Hukukumuza göre, borçluya hacze gelineceği hakkında önceden bir tebligat yapılması gerekmez. Ancak hacze gidildiğinde, haciz mahallinde borçlunun aranması ve mümkünse onun bilgisi dahilinde haciz yapılması daha uygun olur. Zira borçlu, haciz sırasında borcunu ödeyip hacze engel olmak isterse, borcunu hacze gelen icra dairesi görevlisine öder ve karşılığında bir geçici makbuz alır; böylece haciz işlemi durur. Bu geçici makbuz, icra dairesinde kesin tahsilat makbuzu ile değiştirilir (Niz. m. 29). Ancak, borçlunun yokluğunda yapılan haciz geçerli ve Kanuna uygundur. Çünkü, borçlu haciz sırasında haczedilecek malın olduğu yerde bulunmaz ve hemen bulundurulması da mümkün olmazsa, haciz borçlunun yokluğunda yapılır (m. 80/2). Bu anlamda borçlunun evinin çilingir marifetiyle açtırılması ve böylece haciz yapılması da mümkündür. Ancak kanımızca bu uygulamanın anayasal temel haklar bakımından değiştirilmesi ve en azından Anayasaya uygun tedbirler ve güvenceler çerçevesinde düzenleme yapılması uygun olur (Anayasa m. 21).