Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, E. 2021/773 K. 2021/2027 T. 25.10.2021

T.C.

D A N I Ş T A Y

İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2021/773

Karar No : 2021/2027

TEMYİZ EDEN (DAVACI) ……

VEKİLLERİ : Av. ……, Av……

KARŞI TARAF (DAVALI) : ……Bakanlığı

VEKİLİ : I. Huk. Müş. Yrd. V. ……

İSTEMİN KONUSU : …… İdare Mahkemesinin …… tarih ve E:……, K:…… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Lübnan vatandaşı olan ve 03/01/2004 tarihinde Türk vatandaşıyla evlenen davacı tarafından, evlenme yoluyla Türk vatandaşlığına alınma talebiyle 18/04/2013 tarihinde yapılan başvurunun 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca reddedilmesine ilişkin İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün …… tarih ve …… sayılı işleminin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …… İdare Mahkemesinin …… tarih ve E:…., K:…… sayılı kararıyla;

Lübnan vatandaşı olan davacı tarafından, evlenme yoluyla Türk vatandaşlığına alınma talebi üzerine 5901 sayılı Kanun’da aranan şartları taşıyıp taşımadığına yönelik Mersin İl Emniyet Müdürlüğünce yapılan tahkikat neticesinde, bu müracaatın davacının üçüncü müracaatı olduğu, ilk müracaatını, 17/04/2008 tarihinde Adana İli’nde yaptığı, Adana İli ile yapılan yazışma neticesinde, T.C. vatandaşı eşi ……’in Adana Yabancılar Şubesine gelerek “eşi ile aralarının bozuk olduğunu, vatandaş olmasını istemediğini, T.C. vatandaşı olması durumunda çocuğunu kaçıracağını” beyan ettiği, bu beyanın görevli personel tarafından tutanağa geçirildiği, ikinci müracaatını ise 19/02/2009 tarihinde Mersin İli’nde yaptığı, şahıs hakkında, “uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma ve sağlama” suçundan devam eden bir soruşturmanın olduğu, şahsın firarda olması sebebiyle tahkikatın yapılamadığı ve dosyanın işlemden kaldırıldığı, ayrıca davacı ve T.C. vatandaşı eşi hakkında uyuşturucu madde imal ve ticareti yapma suçlamasıyla açılan davada beraat ettikleri ve evliliklerinin aile birliği kurmaya yönelik (olduğu) ve menfaat karşılığı anlaşmalı bir evlilik olmadığı kanaatine varılmakla birlikte, davalı idare tarafından, davacının durumu değerlendirilerek 5901 sayılı Kanun’un 10. maddesi uyarınca Türk vatandaşlığına alınma talebinin reddedildiği,

Bu durumda, 5901 sayılı Kanun ile idareye tanınan takdir yetkisinin, devletin hükümranlık hakkının bir sonucu olduğu ve koşulları bulunan herkesin isteği halinde Türk vatandaşlığına mutlak şekilde kabul edilmesi gerektiği yolunda mevzuatta herhangi bir hüküm bulunmadığı göz önüne alındığında, davalı idarenin devletin hükümranlık hakkını kullanarak davacının, Türk vatandaşlığına alınma talebini reddetmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 10/02/2020 tarih ve E:2019/9662, K:2020/317 sayılı kararıyla;

Evlenme yoluyla Türk vatandaşlığına alınma istemiyle başvuruda bulunan davacının Türk vatandaşı olan …… ile 03/01/2004 tarihinden itibaren evli olduğu, söz konusu evlilikten iki çocuğunun bulunduğu, Türk vatandaşlığını kazanmak isteyenler hakkında yapılan inceleme ve araştırma sonucuna göre, davacı hakkında yapılan araştırma sonunda olumlu kanaate ulaşıldığı, davacı ve eşi hakkında “Uyuşturucu Madde İmal ve Ticareti Yapmak” suçundan dava açılmış ise de, …… Ağır Ceza Mahkemesinin …… tarih ve E:……, K:…… sayılı kararıyla bu suçlardan beraat ettikleri ve anılan kararın kesinleştiği, bunun dışında Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan araştırmada davacı hakkında herhangi bir suç kaydına rastlanılmadığı dikkate alındığında, kişilerin ilelebet evlilik yoluyla aile birliği kurma ve bu evlilik bağı dolayısıyla Kanun’da öngörülen koşulların gerçekleşmesi durumunda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına alınma haklarının kısıtlanamayacağından, evlenme yolu ile Türk vatandaşlığının kazanılması için öngörülen koşulları taşıdığı anlaşılan davacının başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılarak …… İdare Mahkemesinin …… tarih ve E:……, K:…… sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: ……İdare Mahkemesinin …… tarih ve E:……, K:…… sayılı kararıyla;

Davacının “Uyuşturucu Madde İmal ve Ticareti Yapmak” suçunu işlediğinden bahisle sanık sıfatıyla yargılandığı …… Ağır Ceza Mahkemesinin …… tarih ve E:……, K:…… sayılı kararında; “…… Sanıklardan ……’in eşi olan diğer sanık ……’in İstanbul’dan evine telefon ederek paraların bulunduğu gizli yerde 1 paket var onu oradan at demesi üzerine kendisinin peçeteye sarılı paket içerisindeki tabletleri klozete atıp sifonu çektiğini belirtmiş ise de, bu şekilde atılan maddenin veya artığının ele geçirilememiş olması nedeniyle niteliğinin ne olduğunun teknik yöntemle saptanamaması, sanık ….’in söz konusu maddelerin cinsel gücü artırıcı haplar olduğu şeklindeki savunması karşısında, sanıklar …… ve ……’ın bu şekilde meydana gelen eylemlerinden dolayı cezalandırılmaları mümkün olmamaktadır. …… 1- Sanıklar …… ……, …… ……,…… haklarında suç işlemek için teşkil edilmiş örgütün faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan dolayı kamu davası açılmış ise de, sanıkların üzerine atılı bulunan suçu işlediklerine ilişkin cezalandırılmalarına yeterli, kesin tereddüte yer vermeyecek delil elde edilmediğinden CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince atılı suçtan ayrı ayrı beraatlerine, ……” hükmüne yer verilerek davacı hakkında delil elde edilemediğinden bahisle beraat kararı verildiği göz önüne alındığında, devletin hükümranlık hakkının bir sonucu olan 5901 sayılı Kanun ile idareye tanınan takdir yetkisinin hukuka uygun olarak kullanıldığı sonucuna varıldığı gerekçesi eklenmek suretiyle davanın reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, hakkında uyuşturucu madde nedeniyle açılan davada verilen beraat kararının onanarak kesinleştiği, bu yargılamadan sonra da kamu düzenine ve milli güvenliğe zarar verecek davranışlarda bulunduğuna, suç işlediğine ve yasa dışı faaliyetler içinde yer aldığına yönelik herhangi bir tespit yapılmadığından dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı, çalışmayan, ev hanımı olan eşine 2018 model …… marka araba aldığı ve eşi üzerine kayıt ve tescil ettirdiği, yine üç ayrı daire aldığı ve eşinin üzerine kaydettirdiği, evlilik içinde doğan müşterek iki çocuklarının mevcut olduğu, 2004 yılından beridir evliliklerinin devam ettiği, eşler arasında makul düzeyi aşar bir yaş farkı bulunmadığı, Lübnan’da kurulmuş olan ve halen faaliyetine aktif olarak devam eden şirketin %40 hisseli ortağı olduğu, kendisi ile eşi ve çocuklarının geçimini yasal yollardan sağladığı, 15 yılı aşkın evliliğinde eşi ile müşterek iki çocuğu ile birlikte aile birliği ve anlayışı içerisinde mutlu ve sağlıklı aile ilişkisine devam etme gayret ve niyetini her hareketi ile açıkça gösterdiği ve göstermeye devam ettiği, nitekim daha sonra hiçbir şekilde adli bir olaya dahil olmadığı belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacının temyiz talepli dilekçesinde, daha önceki savunmalarından farklı bir durumu ortaya koymadığı, dolayısıyla kararın bozulmasını gerektiren bir husus bulunmadığı ileri sürülmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ……’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Ankara 8. İdare Mahkemesi ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;

“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle; 1. Davacının temyiz isteminin reddine, 2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın reddine ilişkin …… İdare Mahkemesinin …… tarih ve E:……, K:…… sayılı ısrar kararının ONANMASINA, 3. Fazladan yatırılan …… TL harcın istemi halinde davacıya iadesine, 4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/10/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- …… İdare Mahkemesinin …… tarih ve E:……, K:…… sayılı kararının Danıştay Onuncu Dairesinin 10/02/2020 tarih ve E:2019/9662, K:2020/317 sayılı kararında yer alan gerekçe doğrultusunda bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir