T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/3322
Karar No : 2022/438
TEMYİZ EDENLER : I-(DAVACI) : …
VEKİLİ : Av…
II-(DAVALILAR) : 1- …
VEKİLİ : … 2- … Bakanlığı
VEKİLİ : …
DİĞER DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 29/04/2021 tarih ve E:2018/345, K:2021/2168 sayılı kararının aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması davacılardan … ve davalı idareler tarafından karşılıklı olarak istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Bakanlar Kurulunun 26/08/2013 tarih ve 2013/5354 sayılı kararıyla Türk vatandaşlığını kazanan davacılar tarafından, söz konusu kararın iptaline yönelik Bakanlar Kurulunun 11/09/2017 tarih ve 2017/10837 sayılı kararının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 29/04/2021 tarih ve E:2018/345, K:2021/2168 sayılı kararıyla;
Dava konusu Bakanlar Kurulunun 11/09/2017 tarih ve 2017/10837 sayılı kararının … yönünden incelenmesi:
Vatandaşlığa alınmanın mutlak hak sağlamadığı, davacının millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek faaliyet ve eylemlerinin öğrenilmesi sonucunda kararı veren yetkili makam tarafından Türk vatandaşlığının iptal edildiği ve vatandaşlığın iptali hususunda geniş bir takdir hakkı bulunduğu görüldüğünden dava konusu işlemin davacı …’a ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı,
Dava konusu Bakanlar Kurulunun 11/09/2017 tarih ve 2017/10837 sayılı kararının … yönünden incelenmesi:
Uyuşmazlıkta, evli olan davacıların Türk vatandaşlığını istisnai olarak kazanabilmek için 28/01/2013 tarihinde Kocaeli Valiliğine ayrı ayrı başvurduğu, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun vatandaşlığa alınmaları tarihinde yürürlükte olan 12/b maddesi uyarınca istisnai olarak Türk vatandaşlığına alınmaları hususunda Bakanlık makamınca ayrı ayrı onay verildiği ve Türk vatandaşlığına alınacaklara ilişkin listeye ayrı ayrı dahil edildiklerinin görüldüğü,
Bu durumda, davacı …’un, eşine bağlı olarak Türk vatandaşlığını kazanmadığı, hakkında Türk Vatandaşlığına alınmasına engel herhangi bir istihbari bilginin bulunmadığı, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının … tarih ve … sayılı yazısının sadece …’a ilişkin olduğu görüldüğünden dava konusu işlemin davacı …’a ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, dava konusu Bakanlar Kurulunun 11/09/2017 tarih ve 2017/10837 sayılı kararının, …’a ilişkin kısmının iptaline, …’a ilişkin kısmının iptali istemi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacılardan … tarafından, aleyhindeki işlemin, vatandaşlığa alınma sırasında bir takım bilgilerin gizlendiğinden bahisle tesis edildiği, oysa ki, davalı idare tarafından, hangi gerçeğin gizlendiğinin belirtilmediği, 2013 yılında Türk vatandaşlığını kazandığı, hiçbir aşamada gizlediği veya vatandaşlığa engel bir durumunun söz konusu olmadığı, 2015 yılında kolluk tarafından düzenlenen bir tutanak nedeniyle vatandaşlıktan çıkarılmasına karar verildiği, istihbari bilginin hiçbir şekilde hukuki işleme dayanak alınamayacağı, eşitlik ilkesinin, ayrımcılık yasağının, işkence ve yaşam hakkının, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği, hakkında herhangi bir soruşturma veya kovuşturma bulunmadığı ileri sürülmektedir.
Davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığı tarafından, milli güvenliğin korunması ve kamu düzeninin sağlanması amacıyla tesis edilen dava konusu işlemin bütünüyle haklı ve hukuka uygun olduğu, Daire kararının iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idarelerden İçişleri Bakanlığı tarafından, dava konusu işlemin, davacının Türk vatandaşlığını kazanmaya esas teşkil eden önemli hususları gizlemesi sonucunda vuku bulmuş bir işlem olduğu, … ve diğer aile bireylerinin, Rusya Federasyonu vatandaşlığını da korudukları, tesis edilen işlemin adı geçenleri vatansız kılmadığı, … ‘un Türk vatandaşlığına alınma başvurusunun ayrı olduğu belirtilmekte ise de; ailesiyle birlikte Türk vatandaşlığına alınma başvurusunda bulunduğundan eşiyle birlikte değerlendirilmesi gerektiği, dolayısıyla, devletin hükümranlık hakkı kapsamında yapılan işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, Daire kararının aleyhlerine olan kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
Davalı idareler tarafından,
Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın davanın reddine ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden davacı ve davalı idarelerden İçişleri Bakanlığının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Rusya Federasyonu vatandaşı ve evli olan davacılar, 26/08/2013 tarih ve 2013/5354 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 12. maddesi uyarınca Türk vatandaşlığını kazanmıştır.
Daha sonra, İçişleri Bakanlığının 08/09/2017 tarih ve 104667 sayılı yazısı ile, davacılardan … hakkında Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığınca yapılan araştırma ve soruşturma sonucunda Türk vatandaşlığının kazanılmasına esas teşkil eden hususları gizlediğinin tespit edilmesi nedeniyle 5901 sayılı Kanun’un 31. maddesi ve anılan Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 57. maddesi uyarınca eşi ile birlikte Türk vatandaşlığına alınmalarına esas olan kararın davacılara ilişkin kısmının iptaline karar verilmesinin istenilmesi üzerine, 11/09/2017 tarih ve 2017/10837 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile, 26/08/2013 tarih ve 2013/5354 sayılı Bakanlar Kurulu kararının davacılara ilişkin kısmının iptaline karar verilmesi üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT : 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan haliyle “Yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığının kazanılması” başlıklı 10. maddesinde; “Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen bir yabancı, bu Kanunda belirtilen şartları taşıması halinde yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığını kazanabilir. Ancak, aranan şartları taşımak vatandaşlığın kazanılmasında kişiye mutlak bir hak sağlamaz.” hükmüne, davacıların Türk vatandaşlığına alındıkları tarihte yürürlükte olan haliyle “Türk vatandaşlığının kazanılmasında istisnai haller” başlıklı 12. maddesinde; “Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak şartıyla Bakanlığın teklifi, Bakanlar Kurulunun kararı ile aşağıda belirtilen yabancılar Türk vatandaşlığını kazanabilirler. … b) Vatandaşlığa alınması zaruri görülen kişiler, …” hükmüne, “Yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığının kazanılmasında usul ve esaslar” başlıklı 19. maddesinin 2. fıkrasında; “12 nci madde uyarınca Türk vatandaşlığını kazanma işlemleri Bakanlıkça yürütülür.” hükmüne, işlem tarihinde yürürlükte olan haliyle “Yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığının kazanılmasının geçerliliği ve sonuçları” başlıklı 20. maddesinin 2. fıkrasında; “Yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığının kazanılması eşin vatandaşlığına tesir etmez. Ana veya babanın Türk vatandaşlığını kazandığı tarihte velayeti kendisinde bulunan çocukları, diğer eşin muvafakat etmesi halinde Türk vatandaşlığını kazanır. Muvafakat verilmemesi halinde ana veya babanın mutad meskeninin bulunduğu ülkedeki hakim kararına göre işlem yapılır. Türk vatandaşlığını birlikte kazanan ana ve babanın çocukları da Türk vatandaşlığını kazanır.” hükmüne, “Türk vatandaşlığının iptali” başlıklı 31. maddesinde; “(1) Türk vatandaşlığını kazanma kararı; ilgilinin yalan beyanı veya vatandaşlığı kazanmaya esas teşkil eden önemli hususları gizlemesi sonucunda vuku bulmuş ise kararı veren makam tarafından iptal edilir.” hükmüne, “İptal kararının geçerliliği ve sonuçları” başlıklı 32. maddesinde; “1) İptal kararı, karar tarihinden itibaren hüküm ifade eder. İptal kararı ilgili kişiye bağlı olarak Türk vatandaşlığını kazanan eş ve çocuklar hakkında da uygulanır.” hükmüne, işlem tarihinde yürürlükte olan haliyle “Yönetmelik” başlıklı 46. maddesinde; “Bu Kanun’un uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” hükmüne yer verilmiştir. 06/04/2010 tarih ve 27544 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin “Türk vatandaşlığının genel olarak kazanılması” başlıklı 15. maddesinde; “(1) Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancı, aşağıdaki şartları taşıması halinde Bakanlık kararı ile Türk vatandaşlığını kazanabilir:… g) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak…” hükmü, “Türk vatandaşlığını kazanma kararının iptali” başlıklı 57. maddesinde; “(1) Türk vatandaşlığını kazanma kararının, ilgilinin yalan beyanı veya vatandaşlığı kazanmaya esas teşkil eden unsurları gizlemesi sonucunda alındığının sonradan tespiti halinde kararı veren makam tarafından iptal edilir. (2) Bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen hususların herhangi bir şekilde öğrenilmesi halinde Bakanlıkça ilgili hakkında araştırma ve soruşturma yapılır veya yaptırılır. Soruşturma sonucunda Türk vatandaşlığının kazanılmasına esas teşkil eden hususların gizlendiğinin veya yalan beyanın kanıtlanması halinde, Türk vatandaşlığının kazanılmasına ilişkin karar, kararı veren makam tarafından iptal edilir.” hükmü, ”Araştırma, soruşturma ve geçerlilik süresi” başlıklı 72. maddesinin 5. fıkrasında ise, “İlgili kurumlarca yapılan araştırma sonucunda Anayasa ile kurulu devlet düzenini yıkma yolunda faaliyette bulunduğu, bu faaliyetlerde bulunanlarla işbirliği yaptığı veya bunları maddi olarak desteklediği, Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne karşı yurt içinde veya dışında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarla ilgili faaliyetlerde bulunduğu, isyan, casusluk ve vatana ihanet suçlarına katıldığı, silah ve uyuşturucu madde kaçakçılığı, insan kaçakçılığı ve insan ticareti yaptığı veya bunlarla ilişki içerisinde bulunduğu tespit edilenler ile taksirli suçlar hariç olmak üzere ertelenmiş, zamanaşımına uğramış, hükmün açıklanması geriye bırakılmış, paraya çevrilmiş veya affa uğramış olsa dahi, altı aydan fazla hapis cezası alanlar Türk vatandaşlığını kazanamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacılardan …’un temyiz isteminin incelenmesinden;
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın davanın reddine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davalı idarelerin temyiz istemlerine gelince;
Vatandaşlığa alınmanın Devletin hükümranlık hakları kapsamında olması nedeniyle idarenin bu konuda geniş takdir yetkisi bulunmaktadır.
Uyuşmazlıkta, her ne kadar davacılardan …, Türk vatandaşlığına alınacaklara ilişkin listeye eşi …’dan ayrı dahil edilerek Türk vatandaşlığını kazanmış, eşine bağlı olarak Türk vatandaşlığını kazanmamış olsa da, …’un milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek halinin bulunduğuna ilişkin bilgiler esas alınarak Devletin hükümranlık yetkisi kapsamında tesis edildiği anlaşılan davacıların Türk vatandaşlığının iptal edilmesine ilişkin dava konusu Bakanlar Kurulu kararının …’a ilişkin kısmında da hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, Daire kararının davacılardan … yönünden dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle; 1. Davacılardan …’un temyiz isteminin reddine, 2. Davalı idarelerin temyiz istemlerinin kabulüne, 3. Yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen davanın reddine, kısmen dava konusu işlemin iptaline ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 29/04/2021 tarih ve E:2018/345, K:2021/2168 sayılı kararının davanın reddine ilişkin kısmının ONANMASINA, dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmının BOZULMASINA, 4. Kullanılmayan … TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacı …’a iadesine, 5. Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine, 6. Kesin olarak, 14/02/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun, davacıların Türk vatandaşlığına alındıkları tarihte yürürlükte olan haliyle “Türk vatandaşlığının kazanılmasında istisnai haller” başlıklı 12. maddesinde; “Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak şartıyla Bakanlığın teklifi, Bakanlar Kurulunun kararı ile aşağıda belirtilen yabancılar Türk vatandaşlığını kazanabilirler. … b) Vatandaşlığa alınması zaruri görülen kişiler, …” hükmüne, “Türk vatandaşlığının iptali” başlıklı 31. maddesinde; “(1) Türk vatandaşlığını kazanma kararı; ilgilinin yalan beyanı veya vatandaşlığı kazanmaya esas teşkil eden önemli hususları gizlemesi sonucunda vuku bulmuş ise kararı veren makam tarafından iptal edilir.” hükmüne, “İptal kararının geçerliliği ve sonuçları” başlıklı 32. maddesinde; “1) İptal kararı, karar tarihinden itibaren hüküm ifade eder. İptal kararı ilgili kişiye bağlı olarak Türk vatandaşlığını kazanan eş ve çocuklar hakkında da uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir. 06/04/2010 tarih ve 27544 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin “Türk vatandaşlığının genel olarak kazanılması” başlıklı 15. maddesinde, “(1) Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancı, aşağıdaki şartları taşıması halinde Bakanlık kararı ile Türk vatandaşlığını kazanabilir:… g) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak…” hükmü, “Türk vatandaşlığını kazanma kararının iptali” başlıklı 57. maddesinde; “(1) Türk vatandaşlığını kazanma kararının, ilgilinin yalan beyanı veya vatandaşlığı kazanmaya esas teşkil eden unsurları gizlemesi sonucunda alındığının sonradan tespiti halinde kararı veren makam tarafından iptal edilir. (2) Bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen hususların herhangi bir şekilde öğrenilmesi halinde Bakanlıkça ilgili hakkında araştırma ve soruşturma yapılır veya yaptırılır. Soruşturma sonucunda Türk vatandaşlığının kazanılmasına esas teşkil eden hususların gizlendiğinin veya yalan beyanın kanıtlanması halinde, Türk vatandaşlığının kazanılmasına ilişkin karar, kararı veren makam tarafından iptal edilir.” hükmü yer almıştır.
Olayda, davacılardan … hakkında Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığınca yapılan araştırma ve soruşturma sonucunda Türk vatandaşlığının kazanılmasına esas teşkil eden hususları gizlediğinin tespit edildiğinden bahisle 5901 sayılı Kanun’un 31. maddesi ve anılan Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 57. maddesi uyarınca davacıların Türk vatandaşlığını kazanmalarına yönelik kararın iptaline ilişkin dava konusu Bakanlar Kurulu kararının tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Türk vatandaşlığının, ilgilinin yalan beyanı veya vatandaşlığı kazanmaya esas teşkil eden önemli hususları gizlemesi sonucunda elde edildiğinin sonradan tespit edilmesi halinde, Türk vatandaşlığını kazanma kararını veren makam tarafından kararın iptal edileceği açık olsa da, salt kişi hakkında milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek halinin bulunduğuna yönelik istihbari bilgi bulunmasının, 5901 sayılı Kanun’un 31. maddesi ve anılan Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 57. maddesi uyarınca kişinin yalan beyanının mevcut olduğu veya önemli hususları gizlediği anlamına gelmeyeceği; bu durumda uyuşmazlıkta da, yalan beyanı bulunduğu veya Türk vatandaşlığının kazanılmasına esas teşkil eden hususları gizlediğine ilişkin hakkında somut bilgi ve belge bulunmayan davacılardan … bakımından anılan hükümlerin dava konusu işleme dayanak teşkil edemeyeceği, dolayısıyla dava konusu Bakanlar Kurulu kararının …’a ilişkin kısmının hukuka aykırı olduğu sonucuna varıldığından, davacının temyiz talebinin kabulü ile Daire kararının bu kısım yönünden bozulması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyorum.
KARŞI OY
XX- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın, davacılardan … yönünden dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu, davalı idarelerce dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddi ile temyize konu kararın bu kısmının onanması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyoruz.