Danıştay 10. Daire, E. 2021/4991 K. 2021/5361 T. 09.11.2021

T.C.

 

D A N I Ş T A Y

 

ONUNCU DAİRE

 

Esas No : 2021/4991

 

Karar No : 2021/5361

 

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … A.Ş.

 

VEKİLİ : Av. …

 

KARŞI TARAF (DAVALILAR): 1- … Genel Müdürlüğü / …

 

VEKİLLERİ : Av. …, Av. …

 

Av. … 2- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı

 

VEKİLİ : Av. … 3- …Su ve Kanalizasyon İdaresi

 

Genel Müdürlüğü

 

VEKİLİ : Av. … 4- … Belediye Başkanlığı / …

 

VEKİLİ : Av. …

 

İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

 

DAVANIN_KONUSU : Davacı şirket tarafından, Samsun ilinde 04/07/2012 tarihinde yağan yağmur nedeniyle meyd ana gelen sel felaketinden dolayı, Samsun ili, Canik ilçesinde bulunan …Alışveriş Merkezindeki sigortalısına ait işyerinde meyd ana geldiği iddia edilen maddi zararlara karşılık sigortalıya ödenen 460.223,00 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.

 

YARGILAMA SÜRECİ :

 

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiştir.

 

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu … İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

 

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verildiği, sigorta alanında uzman bir bilirkişi heyetinden kusura yönelik olarak rapor alınması gerektiği, işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı olmaksızın sigorta sözleşmesi akdedilmesinin, davalı idarelerin kusurlu eylemlerini ortadan kaldırmayacağı, somut olay ile ilgili olarak adli yargı yerinde … Turizm ve Yön. Hiz. Tic. A.Ş.’ye karşı açılan dava kapsamında alınan bilirkişi raporuna göre, davalıların tam ve asli kusurlu olduğu ileri sürülmektedir.

 

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMALARI: Davalı … Belediye Başkanlığı, … Genel Müdürlüğü, …Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından, davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş olup; davalı … Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından savunma verilmemiştir.

 

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

 

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

 

Karar veren, 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun ek 1. maddesi uyarınca Danıştay Onuncu ve Sekizinci Dairelerinden oluşan Müşterek Kurulca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

 

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

 

Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

 

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

 

KARAR SONUCU :

 

Açıklanan nedenlerle; 1. Davacının temyiz isteminin reddine, 2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA, 3. Kullanılmayan … TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine, 4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 09/11/2021 tarihinde kesin olarak oy çokluğuyla karar verildi.

 

(X)-KARŞI OY :

 

Dava; davacı şirketin sigortalısı olan … Spor Giyim, Tekstil, Sinemacılık, Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne ait Samsun ili, Canik ilçesi, …Sahil Yolu … Km. adresinde …Alışveriş Merkezinde bulunan işyerinde 04/07/2012 tarihinde aşırı yağan yağmur nedeniyle meyd ana gelen sel felaketi dolayısıyla oluştuğu iddia edilen maddi zararlara karşılık sigortalıya ödenen 460.223,00 TL’nin olay tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Halefiyet” başlıklı 1472. maddesinde, “(1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” hükmü yer almaktadır.

 

Aynı Kanun’un “Geçerli olmayan sigorta” başlıklı 1404. maddesinde, ” Sigorta ettirenin veya sigortalının, kanunun emredici hükümlerine, ahlâka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı bir fiilinden doğabilecek bir zararını teminat altına almak amacıyla sigorta yapılamaz.” hükmü bulunmaktadır. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun ” Sigorta sözleşmeleri” başlıklı 11. maddesinde, “(1) Sigorta sözleşmelerinin ana muhtevası, Müsteşarlıkça onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenlenir. Ancak, sigorta sözleşmelerinde işin özelliğine uygun olarak özel şartlar tesis edilebilir. Bu hususlar, sigorta sözleşmesi üzerinde ve özel şartlar başlığı altında herhangi bir yanılgıya neden olmayacak şekilde açık olarak belirtilir. ” düzenlemesine yer verilmiştir.

 

Sigorta şirketlerinin isteyebileceği belgelerin Hazine Müsteşarlığınca belirlenen genel şartlar çerçevesinde istenebileceği, sigorta poliçesinde yazılı genel şartların incelenmesinde ruhsat belgelerinin isteneceğine ilişkin bir şartın bulunmadığı görülmektedir.

 

Bir sigorta sözleşmesinin geçerli olup olmadığı yolundaki sıhhatine ilişkin irdelemenin özel hukuk alanına ait bir sorun olduğu hususunda kuşku bulunmamaktadır. Bu nedenle idari yargı organlarınca, özel hukuk alanına ait bir sözleşmenin gecerliliği hakkında, idare hukuku kapsamındaki ruhsat düzenlemelerinden yola çıkılarak, söz konusu özel hukuk sözleşmesinin hukuka aykırı olduğu, dolayısıyla da hizmet kusuru ile zarar arasındaki illiyet bağının tamamen ortadan kalkacağı yargısına varılamaması gerekir.

 

Zira, iş yerinin kanunen bulunması gereken ruhsat ve/ veya izinlerinin bulunmaması hali sigortalı ve davacı sigortalayan yönünden kusur oluşturmakla birlikte, idari hizmet kusuru nedeniyle oluşan zararı sigortalısına ödeyen sigortacının halefiyet ilişkisi kapsamında idareye rücu imkanını ortadan kaldırmayacağı, Türk Ticaret Kanunu’nun 1404. maddesinin hukuka aykırı bir fiilden kaynaklanacak zararların sigorta edilmesini engellemeyi amaçladığı, dava konusu olayda ise zarara sebep olan olayın su basmasından ibaret olduğu ve kanuna, genel ahlaka ya da kamu düzenine aykırı bir fiil olarak tanımlanmasının mümkün olamayacağı açıktır.

 

Bu durumda, bir iş yerinin yapı vs. ruhsat veya izinlerinin bulunmaksızın kullanılması esnasında idarelerin hizmet kusurundan kaynaklanan fiillerden dolayı hasara uğraması halinde, oluşan zarar hesaplanırken iş yeri sahibinin de ancak müterafik kusurundan bahsedilebilecek ve müterafik kusur nedeniyle zarar görenin kusuru oranında tazminattan indirim yapılabilecektir. Şu halde, sigortalayan şirketin sorumluluğunun (halefiyet ilişkisi çerçevesinde) sigortalanan iş yeri sahibinin sorumluluğu (kusuru) oranında, başka bir ifadeyle iş yeri sahibinin zarara sebebiyet veren olayın oluşumundaki katkısı nispetinde davacı sigorta şirketinde kalması, hizmet kusuruna tekabül eden oranda tazminat hesaplamasının yapılması gerektiğinden, davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyuyla aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.”