Hekimin Yanlış Tedavi Yöntemi Seçmesi

Hekim, hastası için en az zararlı ve en az acı verecek tedavi yöntemini seçmelidir. Bununla birlikte, duruma bağlı olarak, hekimin hastası için daha tehlikeli veya daha fazla acıya neden olabilecek bir yöntem seçmesi gerekebilir. Ancak durum bunları gerektirmemesine rağmen, hekimin bunları seçmesi durumunda tedavi hatası vardır. Hastanın kolunun kangren olarak kesilmesine neden olan yeni bir narkoz yöntemini kullanan hekim, aslında daha az yan etkilere sahip olsa da somut hasta bakımından kullanılması tavsiye edilmeyen başka bir narkoz yöntemini kullanmaktan sorumlu tutulmuştur. İlaç tedavisi ile iyileşme olasılığı olan bir hastalık için son çare olan ameliyata daha baştan başvuran bir hekimin tıbbi kurallara

Devamını okumak için tıklayın…Hekimin Yanlış Tedavi Yöntemi Seçmesi

Hasta Vücudunda Yabancı Madde Unutulması

Öğreti, hastanın vücudunda yabancı bir madde unutmasını “tedaviye eşlik eden hata” olarak tanımlar. Kompresör, tampon gibi vücudunda sık unutulan maddeler, hastanın sağlığına büyük zararlar ve hatta ölüme bile yol açabilir. Hekimler, hasta vücudunda yabancı madde unutulmasının değerlendirilmesi konusunda iki farklı görüşe sahiptir. Hekimler, yabancı madde unutulmasının şanssızlık olduğunu ve çok deneyimli ve özenli hekimlerin bile başına gelebileceğini savunurken, bazı hekimler ise hekimin özensizliğinin yabancı madde unutulmasına neden olduğunu söylüyor. Yargıtay, bir operatörün ameliyat sırasında mesleki değil meslek dışı dikkatinin bile böyle bir olaya asla meydan vermemesi gerektiğini belirtti. Danıştay, ameliyat sırasında vücudunda unutulan gazlı bezin ikinci ameliyatta alınana kadar hastanın

Devamını okumak için tıklayın…Hasta Vücudunda Yabancı Madde Unutulması

Reçetenin Hukuki Niteliği

Reçete, bizzat bir hekim tarafından eczacıya yazılan ve hastaya bir ilaç verilmesini talep eden bir yazıdır. Hekimin “açık reçete” vermesi meslek kurallarına ve hukuka aykırıdır. Ceza hukukunda bir belge, bir reçeteyi temsil eder. Hekim dışında bir kişi tarafından hazırlandığında, evrakta sahtecilik suçu işlenir. Bir kamu görevlisi hekim tarafından yazılan bir reçete, bir “resmi belge” olarak kabul edilir. Aile Hekimliği Kanunu’nun 5/3 maddesine göre, aile hekimlerinin kullandığı reçete gibi belgeler resmi kayıt ve evrak niteliğindedir. Hastayı muayene ederek, hekim reçete düzenler. Sonuç olarak, reçete yazılmadan önce hastanın kişisel olarak değerlendirilmesi gerekir. Ancak örneğin, bir aile hekiminin yatağa bağımlı bir hastayı evinde

Devamını okumak için tıklayın…Reçetenin Hukuki Niteliği

Uzaktan Tedavi Yasağı

Tedavi, doktor tarafından bizzat uygulanmalıdır. Tedavi, hekim ve hasta arasındaki “güven ilişkisi” nedeniyle bizzat doktor tarafından yürütülmelidir (TBK m. 506). Uzaktan tedavi yasağı, bizzat tedavi yükümlülüğü anlamına gelir. Hastanın sorunlarını kişisel olarak algılamalı, bulguları bizzat kendisi belirlemeli ve tedaviyi doğrudan kendisi yürütmelidir. Mesela, bir hekimin bir muayene yapmadan bir reçete vermesi caiz değildir. Hekimin hastayı ve durumunu önceden tanıması durumunda, telefonla yardımcı olmasına izin verilir. Bu, özellikle küçük hastalıklarla ilgilidir. Hekim, kendisi bizzat geldiğinde telefonla ön bilgilendirme sağlayabilir.    

Sağlık Personeli Olmayan Kimselerin Yaptığı Tıbbi Müdahaleler Nedeniyle Sorumlulukları

Tıbbi müdahale yapma yetkisi, zorunlu haller dışında sadece hekimlere veya yerine göre diğer sağlık personeline verilmiştir. Böyle bir yetkisi olmaksızın tıbbi müdahalede bulunan kişinin eylemi, meydana gelen sonuca göre 1219 sayılı Kanunun ihlali dışında, kasten yaralama veya öldürme suçunu oluşturur. Sadece doktorlar ve diğer sağlık personeli bu yasadan yararlanabilir. Sadece zorunlu durumlarda tıbbi müdahale yapan hekim veya diğer sağlık personeli dışındaki kişiler cezalandırılmaz. Kendini doktor gibi göstererek hasta tedavi eden, enjeksiyon uygulayan veya ilaç yazan bir kişi, nihayetinde yargıya intikal eden bir olayda yaralama suçuyla cezalandırılmıştır. Bu kişilerin 1219 sayılı kanunun 25. maddesi uyarınca cezalandırılması da mümkündür. Keza kırıkçı veya

Devamını okumak için tıklayın…Sağlık Personeli Olmayan Kimselerin Yaptığı Tıbbi Müdahaleler Nedeniyle Sorumlulukları

Cinsiyet Değişikliğinin Hukuki Şartları

Cinsiyet değişikliğine ilişkin müdahaleler, tıbbi müdahalenin genel koşullarına tabidir çünkü bunlar da tıbbi müdahaledir. Bu tür tıbbi müdahalelere Türk Medeni Kanunu açıkça izin veriyor. Yargıtay, kişinin vücudu üzerinde tasarruf etme yetkisinin bulunmadığı için cinsiyet değişikliği yapılmasının mümkün olmadığını, konuya ilişkin mevzuatta açık bir hüküm bulunmadığı dönemde karar verdi. Yargıtay, bu kararında psikolojik endikasyonu kabul etmemiştir. Medeni Kanun’un 40. maddesine göre, transeksüeller cinsiyet değiştirmek için mahkemece izin verilebilir. Bu, aşağıdaki koşulların gerçekleşmesi gerektiği anlamına gelir: Kişi şahsen başvuruda bulunmalı On sekiz yaşını doldurmuş olmalı Evli olmamalı Transseksüel yapıda olup, cinsiyet değişikliğinin ruh sağlığı açısından zorunluluğunu ve üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun

Devamını okumak için tıklayın…Cinsiyet Değişikliğinin Hukuki Şartları

Şifa Garantisi Yasağı

Tıbbi Hizmetlerin Kötü Uygulanmasından Doğan Sorumluluk Kanun Tasarısı’nın 12. maddesi, “Hasta ile tıp biliminin sınırları haricinde sözlü veya yazılı olarak tıbbi anlaşmalar yapılamaz veya güvenceler verilemez.”” Hekimin tedavi özerkliği ve özgürlüğü, hekimin iyileşmeyi garanti etmesine izin vermemektedir. Nitekim Tıbbi Deontoloji Nizamnamesinin on üçüncü maddesinde belirtildiği gibi, “tabip ve diş tabibi, ilmi icapları uygun olarak teşhis koyar ve gereken tedaviyi tatbik eder.” Bu eylemlerinin mutlak surette şifa getirmemesinden dolayı deontoloji açısından muaheze edilemez. Yargıtay da aynı fikirdedir: Vekil, iş görürken hedeflediği sonucun elde edilmemesinden değil, bu sonuca ulaşmak için yaptığı çabaların dikkatli bir şekilde gözden kaçırmasından sorumludur. Hekim hastasına şifa veremezse

Devamını okumak için tıklayın…Şifa Garantisi Yasağı