Hukuken Kürtaj (Gebeliğin Sonlandırılması)

Kürtaj (Gebeliğin Sonlandırılması) En yalın anlatımıyla kürtaj, istenmeyen bir gebeliğin belirli tekniklerle sonlandırılmasıdır. Mesele, bir tarafta kadının beden bütünlüğü üzerindeki tasarruf hakkını, diğer tarafta doğması beklenen çocuğun yaşam hakkını barındırdığı için yüzyıllardır tartışma konusu olmuştur. Din adamlarından filozoflara, siyasetçilere kadar pek çok kişi kürtajı farklı açılardan ele almıştır. Öyle ki Hipokrat Andı’nda dahi hekimin “kadına düşüğe yol açacak bir araç vermeyeceğine” ilişkin hüküm yer alır. Tıbbi bakımdan kürtaj, gebeliğin en geç 20. haftaya kadar—fetus henüz tam gelişmemişken—sonlandırılmasıdır. Uygulama, genel olarak şu gerekçelerle savunulur: Annenin fiziksel veya ruhsal sağlığını koruma, Tecavüz ya da ensest sonrası oluşan gebeliğin sonlandırılması, Ağır maluliyet veya

Devamını okumak için tıklayın…Hukuken Kürtaj (Gebeliğin Sonlandırılması)

Hukuken Organ ve Doku Nakli – Kavram ve Temel Esaslar

Organ ve Doku Nakli – Kavram ve Temel Esaslar 1. Doku ve organ nedir? Doku – Biolojik açıdan aynı kökene sahip, benzer biçim-yapı gösteren ve aynı görevi üstlenen hücre topluluğudur (kornea, kemik iliği, kalp kapağı vb.). Kan, tıpta “doku” sayılmakla birlikte birçok ülkede organ-doku nakli mevzuatının dışında tutulur. Organ – Belirli bir işlevi yerine getirmek üzere sınırları belli doku gruplarından oluşmuş yapıdır (böbrek, karaciğer, kalp, akciğer, deri, göz vb.). 2. Organ-doku naklinin amacı Görevi geri döndürülemez biçimde bozulmuş –hatta kimi zaman vücuda zarar veren– bir organın, başka hiçbir tedavi seçeneği kalmadığında, işlevsel bir organ veya doku ile tedavi amacıyla değiştirilmesidir.

Devamını okumak için tıklayın…Hukuken Organ ve Doku Nakli – Kavram ve Temel Esaslar

Hukuken Tıbbi Müdahaleler

Tıbbî Müdahaleler Günümüzde tıbbî müdahalelerden doğan hukukî sorumluluk, giderek artan bir önem taşımaktadır. “Tıbbî müdahale” kavramı, esasen “tedavi” kavramıyla iç içedir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin klasik kararlarından birinde (7.3.1977, 6297/2541 – YKD 1978/906) şu tanıma yer verilmiştir: “Hekim, tıbbı icra ederken kişinin yaşamasını düzenlemek ve sağlığını korumak amacıyla çeşitli işlemler gerçekleştirir. Bu işlemler; hastalığın teşhisi, gerekli ilaçların verilmesi, cerrahî müdahalelerin yapılması, hastalığın sürekli gözetimi ve gerektiğinde yan etkili yeni tedavi yöntemlerinin uygulanması gibi faaliyetleri kapsar.” Tedavi Kavramı ve Tıbbî Müdahalenin Kapsamı Tedavi, geniş anlamda; koruyucu önlemleri, tanıya yönelik işlemleri ve iyileştirme / rehabilitasyon süreçlerini içerir. Buna göre: Aşılama, Tanı için

Devamını okumak için tıklayın…Hukuken Tıbbi Müdahaleler

Tıbbi Müdahalenin Dikkat ve Özen Yükümlülüğüne Uygun Bir Biçimde Yerine Getirilmesi

Tıbbî Müdahalede Özen Borcu Hastanın aydınlatılmış onamının alınmış ve müdahale yetkili bir hekim tarafından gerçekleştirilmiş olması, işlemin mutlaka hukukî güvenlik içinde olduğu anlamına gelmez. Müdahale dikkatsiz, özensiz yahut tıp biliminin kabul ettiği kurallara aykırı icra edildiğinde, hekim yine de hukuka aykırı davranmış sayılır; bu durumda hukukî (ve hatta cezaî) sorumluluk gündeme gelir. Hekim, mesleğini icra ederken meslek standardına ve bilimsel tedavi ilkelerine uymakla yükümlüdür; hastanın rızası veya acil/zorunlu müdahale durumu bile bu özen borcunu ortadan kaldırmaz. Acil-hayatî hallerde hasta ile hekim arasında tipik bir hizmet/vekâlet sözleşmesi bulunmadığından, tarafların hak ve borçları için Türk Borçlar Kanunu’nun “vekâletsiz iş görme” (TBK m.

Devamını okumak için tıklayın…Tıbbi Müdahalenin Dikkat ve Özen Yükümlülüğüne Uygun Bir Biçimde Yerine Getirilmesi

Hastanın Bilgilendirilmiş Onamı ve Rıza — Mevzuattaki Düzenleme ve İstisnalar

Hastanın Bilgilendirilmiş Onamı ve Rıza — Mevzuattaki Düzenleme ve İstisnalar Sağlık hukukunda “rıza” pek çok normda açıkça ele alınmıştır. Hasta Hakları Yönetmeliği’nin “Tıbbi Müdahalede Hastanın Rızası” başlıklı 24. maddesi, her türlü tıbbi işlem için hastanın onamını şart koşar; hasta küçük ya da kısıtlıysa, onam veli veya vasiden alınır. Aynı ilke Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarz-ı İcrasına Dair Kanun’un (TŞSTİDK) 70/c-1 bendinde de yer alır: “Tabipler, diş tabipleri ve dişçiler, yapacakları her türlü ameliyede, önce hastanın—hasta küçük veya hacir altındaysa veli ya da vasinin—muvafakatini almak zorundadır.” Hastanın, kendisine önerilen tedaviyi reddetme özgürlüğü de vardır. Örneğin bir kanser hastası kemoterapiyi kabul etmeyebilir;

Devamını okumak için tıklayın…Hastanın Bilgilendirilmiş Onamı ve Rıza — Mevzuattaki Düzenleme ve İstisnalar

Klasik Tedavi Dışındaki Yöntemlerin Uygulanabilmesi İçin Aranan Şartlar

Klasik Tedavi Dışındaki Yöntemlerin Uygulanabilmesi İçin Aranan Şartlar Hasta Hakları Yönetmeliği m. 27, sıradan tedavi seçenekleri dışındaki uygulamalara ancak aşağıdaki ölçütler bir arada gerçekleştiğinde izin verileceğini öngörür: Klasik yöntemlerin yetersizliği ve yeni yöntemin üstünlük ihtimali – Klinik ya da laboratuvar incelemeleri, mevcut bilimsel (klasik) tedavilerin hastaya yarar sağlamayacağını ortaya koymalı; ayrıca önerilen alternatif yöntemin hastaya muhtemel faydasının ve klasik tedavilere nazaran daha elverişsiz sonuç doğurmayacağının kabul edilebilir kanıtlara dayanması gerekir. Önceden hayvan deneyleriyle yeterli ölçüde sınanmış olma – Sıradan uygulama dışında kalan yöntemin, insanlar üzerinde denenmeye geçmeden önce deney hayvanları üzerinde yeterince test edilerek olumlu etkilerinin gösterilmiş olması zorunludur. Tamamen

Devamını okumak için tıklayın…Klasik Tedavi Dışındaki Yöntemlerin Uygulanabilmesi İçin Aranan Şartlar

Beklenmeyen Durumlarda Hasta Rızasının Sınırı

Beklenmeyen Durumlarda Hasta Rızasının Sınırı Uygulamada sıkça karşılaşılan sorunlardan biri, hekim – hastadan belirli bir işleme ilişkin onay alarak müdahaleye başlamışken – ameliyat masasında öngörülmemiş başka bir gereklilikle karşılaştığında ortaya çıkar. Hastanın açık rızasının kapsamını aşan yeni bir girişim zorunlu görünüyorsa ne yapılacaktır? Özellikle genel anestezi altında bulunan bir hastada, önce uyandırıp ek onay almak mı gerekir, yoksa rıza alınmaksızın müdahaleye devam etmek mi? Bu ikilem bakımından benimsenen ölçütler kısaca şunlardır: Organ kaybı veya fonksiyon kaybı doğurabilecek; fakat müdahalenin geciktirilmesi hastanın yaşamını derhâl tehlikeye sokmayan hallerde Ek girişim ertelenmeli, hastanın bilinci yerine geldikten sonra açık muvafakati alınmalıdır. Hastanın hayatını doğrudan

Devamını okumak için tıklayın…Beklenmeyen Durumlarda Hasta Rızasının Sınırı

Hastanın (İlgilinin) Rızası

Hastanın (İlgilinin) Rızası Tıbbi bir girişimin meşru kabul edilmesinin ön şartlarından biri, hastanın –ya da müdahaleye konu olan kişinin– açık ve geçerli rızasının bulunmasıdır. Bu husus, hem Türk Medeni Kanunu’nda hem de Türk Ceza Kanunu’nda özel bir hukuka uygunluk nedeni olarak düzenlenmiştir. TMK m. 24/2: Kişi, üzerinde tasarruf edebileceği mutlak bir hakkı için rıza beyan ettiğinde, bu sınırlar içinde gerçekleştirilen fiil hukuka aykırılık niteliğini yitirir. TCK m. 26/2: Aynı mahiyetteki rıza, ceza sorumluluğunu da ortadan kaldırır. Ne var ki bireyin bedeni ve sağlığı üzerindeki tasarruf yetkisi mutlak ya da sınırsız değildir. Kişi, rızasıyla dahi olsa; Kişilik haklarından tamamen feragat edemez,

Devamını okumak için tıklayın…Hastanın (İlgilinin) Rızası

Tıbbi Müdahalede Yetkili Kişi Olma Koşulu

Tıbbi Müdahalede Yetkili Kişi Olma Koşulu Bir müdahalenin hukuka uygun sayılabilmesi, yalnızca tıbben gerekli (endikasyon) olmasına değil, aynı zamanda yetkili sağlık profesyoneli tarafından yerine getirilmesine bağlıdır. Kanun, hangi işlemlerin kimlerce yapılabileceğini meslek kurallarıyla ayrıntılı biçimde sınırlar: Mesleki ehliyet: Tıp fakültesi diploması ve Sağlık Bakanlığı onayı (diploma tescili) hekimlik yapmanın asgarî şartıdır. 2011’deki düzenlemeyle “Türk vatandaşı olma” koşulu kaldırılmış; denkliği onaylanan ve çalışma izni alan yabancı hekimlere de meslek icrasının yolu açılmıştır. Uzmanlık alanı: Her hekim, ancak eğitimini aldığı branşta müdahalede bulunabilir. Örneğin ruhsal bozuklukları bir nörolog, mide rezeksiyonunu bir pratisyen hekim yapamaz; bu işlemler sırasıyla psikiyatri ve genel cerrahi uzmanlarını

Devamını okumak için tıklayın…Tıbbi Müdahalede Yetkili Kişi Olma Koşulu

Endikasyon Nedir?

Endikasyon (Tıbbi Gereklilik) Tıbbi müdahale; yetkili bir sağlık mensubunun, tıp biliminin kabul ettiği ilke ve yöntemlere uygun biçimde gerçekleştirdiği teşhis, tedavi ve koruyucu uygulamaların tümünü ifade eder. Bu tanım gereğince her müdahalenin temel amacı hastalığı saptamak ya da gidermektir. Muayene, ameliyat, kan örneği alma, röntgen çekme gibi işlemler bu kapsama girer. Genel kural olarak, her tıbbi işlem endikasyona ‒başka bir deyişle tıbben zorunlu bir nedene‒ dayanmalıdır. Endikasyon, hukuka uygunluğun ilk ve vazgeçilmez koşuludur. Bazı hallerde endikasyon yalnızca tıbbi değil; çocukların sünnetinde olduğu gibi sosyal endikasyon ya da estetik operasyonlarda görüldüğü üzere psikolojik endikasyon olarak da karşımıza çıkar. Bu örneklerde doğrudan

Devamını okumak için tıklayın…Endikasyon Nedir?