Ceza yargılamasında banda alınan kayıtlar delil olur mu?

Bant kayıtları hakkında keşif ya da belgeyle ispat kurallarının uygulanıp uygulanmayacağı sorun teşkil etmektedir. Bant kayıtları yazılı olmadığı ve okunma kabiliyeti de bulunmadığı içindir ki, bunlar doğrudan doğruya belge olarak kabul edilmek gerekir. Bant kayıtları bakımından bunların sakıncası olarak ileri sürülen en önemli nokta, bunların üzerinde tahrifat ve değişiklik yapmanın çok kolay mümkün olmasıdır. Hatta bir belgeyle karşılaştırıldığında, bunun çok daha uygun olduğu söylenebilir. Bant kayıtları keşif konusu olabilecek bir şey olarak düşünülmeli ve mahkeme önünde ve sözlü olarak yapılmasıyla gerçekleşmektedir. CMK kuralları bunu öngörmektedir. Buna göre bant kayıtları ancak bir keşfin konusu olabilmelidir. Bunların belge delili olarak değerlendirilmesi de

Devamını okumak için tıklayın…Ceza yargılamasında banda alınan kayıtlar delil olur mu?

Ceza yargılamasında yer gösterme ne demektir?

CMK bir özel keşif işlemi düzenlemiş, buna yer gösterme demiştir. Cumhuriyet savcısı, kendisine yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmuş olan şüpheliye yer gösterme işlemi yaptırabilir. Soruşturmayı geciktirmemek kaydıyla, müdafi de yer gösterme işlemi sırasında hazır bulunabilir. Yer gösterme işlemi tutanağa bağlanır. Yer gösterme adıyla anılan işlem bir keşiftir. Buna göre, savcı bu işlemi yaptırmak konusunda görevlendirilmiştir. Maddede yer alan, “ yaptırabilir “ sözcüğünü, olayın özelliği dikkate alınarak, takdir yetkisi içinde kalan bir yetki olarak anlamak uygun olur. CMK’da savcının yer gösterme işlemini yapmasının zamanı belirtilmiştir. Bu işlem, hazırlık soruşturmasında yapılacaktır. Savcı, şüphelinin ifadesini aldıktan sonra bu işlemi yapacaktır. Bu demektir ki,

Devamını okumak için tıklayın…Ceza yargılamasında yer gösterme ne demektir?

Ceza yargılamasında keşif ne demektir?

Keşif, yargıcın ispat konusunda kanaat sahibi olmak için yaptığı bir araştırmadır. Bu kanaate ulaşmak için yargıç canlı ya da cansız her şey üzerinde böyle bir araştırma yapabilir. Bu bakımdan insanlar, cesetler, nesneler keşfe konu olabilir. Hatta olaylar bile keşfe konu olabilir, bir kavşaktaki trafik sıkışıklığı gibi. Keşif işleminin yapılmasında çeşitli duyulardan yararlanmak mümkündür. Görme (olay yerinin, bir cesedin, bir yaranın, parmak izinin, ayak izlerinin görülmesi), işitme (sessizliği bozan gürültü), koklama (kokmuş yiyecekler), dokunma (bir bıçağın keskinliği) duyularıyla gerçekleştirilebilir. Keşif yargıç tarafından yapılır, kural budur. Ancak gecikmede tehlike olan hallerde savcılar da keşif yapabilirler. Niteliği bakımından yargılamanın her aşamasında keşif yapılabilir.

Devamını okumak için tıklayın…Ceza yargılamasında keşif ne demektir?

Bilirkişi raporu delil midir?

Bilirkişi ya da bilirkişi heyeti görevlendirilirken kendilerinden incelemeleri, görüş ve kanaatlerini bildirmeleri istenen hususlar, bilirkişi atama kararında açıkça gösterilir. Bilirkişi, incelemesini tamamladığında, bu konuda bir rapor düzenler. Buna bilirkişi raporu denilir. Bilirkişi raporu delildir. Savcı ya da yargıç/mahkeme bu rapora dayanarak karar verebilir. Rapor yetersiz görülür ya da çelişkili sonuçlar içerir ise, iki yöntem uygulanabilir. İlki aynı bilirkişiye/bilirkişi heyetine yeni görev verilir ve eksikliklerin tamamlanması ya da çelişkilerin giderilmesi istenir. İkinci olasılık yeni bilirkişi/bilirkişi heyeti atayarak yeni bir rapor almaktır. Sözü geçen yöntemlerden birini seçmek, bilirkişi atayan savcı, yargıç ya da mahkemenin takdirindedir.

Bilirkişi raporu savcıyı, mahkemeyi bağlar mı?

Bilirkişi raporu savcıyı, mahkemeyi bağlamaz. Rapora uygun olmayan işlem yapmak, karar vermek mümkündür. Bu konuda gerekçe gösterilmesi şarttır. Bu sonuçlar yadırganır. Bu konuda şöyle düşünülür. Savcı ya da yargıç bilmediği, uzmanlığı gerektiren bir konuda bir uzmandan yardım istemektedir ve almaktadır. Bu kurum bilirkişilik kurumudur. Bilirkişinin görevi de uyuşmazlığın çözümüne yardımcı olmak, bu konuda savcıya ve yargıca, mahkemeye ışık tutmaktır. Bilirkişi raporuyla bu görevi yapmış olmasına rağmen, bu raporun kabul edilmemesi çelişki değil midir? Bu soruya şöyle cevap verilir: Bu ortamda bilirkişi raporunun ortaya koyduğu sonuçlar tatminkâr olmayabilir ya da mantık hataları içerebilir.

Ceza yargılamasında kimler bilirkişi olabilir, sayı sınırlaması var mıdır?

Bilirkişiler, bölge adliye mahkemelerinin yargı çevreleri esas alınmak suretiyle bilirkişilik bölge kurulu tarafından hazırlanan listede yer alan kişiler arasından seçilir. Zaruret halinde listelerin dışından da bilirkişi atanması öngörülmüş, fakat bu atamalar sıkı şartlara bağlanmıştır. Olayın önemine göre bilirkişi sayısı yargıç ya da savcı tarafından belirlenir.

Ceza yargılamasında bilirkişilik ne ifade eder?

Bilirkişi bir ispat sorununun çözümünde uzmanlığından yararlanılan ve yargıca ve mahkemeye yardımcı olan kişidir. Bilirkişi olabilmenin başta gelen koşulu, özel bilgi sahibi olmaktır. Özel bilgi sahibi olmayan ya da uzman olmayan kişinin bilirkişi olması mümkün değildir. Yargıç ya da hazırlık soruşturması ile sınırlı olarak, savcı bilirkişi atayabilir. Genel kural olarak yargıcın bilirkişiye başvurması zorunlu değildir. CMK’da bu konuda açık kural vardır. Yargıç uyuşmazlığı kendi bilgisiyle de çözebilir. Bu noktada yargıcın hiçbir zaman hukuki konularda bilirkişiye başvuramayacağının bilinmesi gerekir. Bilirkişilik kurumunun temelinde bir uyuşmazlığı çözümü için, yargıca yardımcı olacak özel bilgi ve uzmanlığa sahip kişiden faydalanmak düşüncesi olduğuna göre, yargıç hukukçu

Devamını okumak için tıklayın…Ceza yargılamasında bilirkişilik ne ifade eder?

Tanık, çağıran makama gitmek zorunda mıdır? Her tanık yemin eder mi? Tanık beyanının rolü nedir?

Bir ülkede yaşayan herkes tanıklık yapmak zorundadır. Yabancılar için de durum böyledir. Bütün bu kişiler, yöntemine uygun biçimde çağırıldıklarında, yargıç önüne gelmek zorundadırlar. Tanık gelmediğinde kendisine yaptırımlar uygulanır. Buna göre, yönteme uygun olarak çağrılan tanık gelmezse, kendisi zorla getirilir (ihzar), ayrıca kendisine gelmemekten ötürü neden olduğu giderler yüklenir ve para cezasına da çarptırılır. Gelmeyen tanık özür bildirir ve özrü kabul edilirse, yeniden davetiye ile çağrılır ve ona para cezası ve gider ödetilmez. Her tanık, istisnai durumlar hariç, yemin etmek ve beyanını yeminle kuvvetlendirmek zorundadır. 1985 yılından bu yana savcılar ve sulh yargıçları hazırlık soruşturmasında tanık dinlemeleri halinde, tanıklara yemin verdirirler.

Devamını okumak için tıklayın…Tanık, çağıran makama gitmek zorunda mıdır? Her tanık yemin eder mi? Tanık beyanının rolü nedir?

Ceza yargılamasında tanık kimdir, kimler tanık olabilir?

Tanık, yargılamanın tarafı olmayan ve beş duyusu ile elde ettiği gözlemlerini yargıç önünde açıklayan kişidir. Tanık beyanı en önemli delil kaynaklarındandır. Bugün için tanıksız yargılama yok gibidir. Tanık olayın aydınlatılmasında ve gerçeğin bulunmasında yargıca ışık tutar. Ancak olayın meydana geldiği zamanla tanığın beyanına başvurulduğu zaman arasında uzun bir sürenin geçmesi, sanığın unutmasının mümkün olması ya da onun etki altına alınmak istenmesiyle, gerçeğin ortaya çıkarılması güçleşir. Herkes tanık olabilir. Çocuklar, akıl hastaları (bunlar yeminsiz dinlenir), sanığın yakınları, örneğin sanığın eşi, arkadaşı, düşmanı, iş ilişkisi olan kişiler (örneğin sanığın işçisi ya da işvereni), kötü şöhret sahibi kişiler, hatta yalan yere tanıklıktan mahkum

Devamını okumak için tıklayın…Ceza yargılamasında tanık kimdir, kimler tanık olabilir?

Tüzel kişiler (dernek, şirket, sendika, vakıf) şüpheli/sanık olabilir mi?

Suç işlediği sanılan kişi olarak şüpheli/sanık sıfatını ancak gerçek kişiler alabilir. Bunlar için, hayatta olmak ve gerçek kişi olmak koşullarının aranması doğal karşılanmalıdır. Gerçekten ceza hukuku alanındaki suç faili, ceza yargılamasındaki adıyla şüpheli/sanık, devletin koyduğu kurallara karşı gelen, bu isteğini açığa vurabilen, isnat(algılama) yeteneği ile kusurluluğu haiz olan bir varlıktır ve bu yetenekler de ancak gerçek kişilerde bulunur. Bu nedenle “ceza sorumluluğunun sübjektifliği” adı verilen bu ilke, tüzel kişilerin cezalandırılmasına, sanık sıfatını almalarına engeldir. Tüzel kişilerin de karıştığı bir suç varsa, bu durumda bile suçu işleyen/işleyenler gerçek kişi/kişilerdir. Bu kişiler o tüzel kişinin müdürü, memuru ya da temsilcisidirler. Böyle durumlarda

Devamını okumak için tıklayın…Tüzel kişiler (dernek, şirket, sendika, vakıf) şüpheli/sanık olabilir mi?