Borç İlişkisinden Doğan Tali Haklar

Borç ilişkisinden doğan ikincil derecedeki haklardır. Asli ve fer’i haklar borç ilişkisinde birincil nitelikte olmasına rağmen tali haklar böyle bir nitelik taşımaz. Fer’i haklar dışında değerlendirebileceğimiz bu haklar tali haklardır ve iki alt türü içerir: Def’i hakları ve yenilik doğuran haklar

1. Def’i hakkı

Def’i hakları, sahibine bazı hususları ileri sürerek ifadan kaçınma yetkisi veren haklardır. Def’i hakkı sahibi bu hakkını kullanarak kendisine karşı kullanılmış bir hakkı belirli bir süre için veya sürekli olarak güçten düşürme imkanı (etkisizleştirme) kazanır.

‒ Geçici def’i: Sahibinin ifadan kaçınma yetkisi belirli bir süre için geçerlidir. (Ödemezlik def’i)
‒ Sürekli def’i: Sürekli olarak hak sahibinin ifadan kaçınma yetkisini içeren def’i türüdür. (Borçlar

Kanunu’nun 125; Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesine göre 10 yıl zaman aşımı süresi vardır.)

1.1.2001 tarihinde yapılmış bir sözleşmede borçlu, 1.1.2011 tarihinden sonra zaman aşımı def’ini ileri sürerek karşı tarafa borcunu ödemeyebilir. Bu borç, o tarihten itibaren resmi bir icraya tabi tutulamaz. Borçlu ancak kendi isteğiyle öderse, o ödeme geçerli olur. 10 yıl geçtikten sonra, borçludan borcu ödenmesi istenemez, borçlu buna zorlanamaz.

a. Def’i ile İtiraz Arasındaki Farklar

Def’i ile itiraz birbirine karıştırılmamalıdır. Bu iki müessese arasında iki fark vardır:

  • ‒  Def’i haklarında hak sahibi alacağın varlığını kabul eder. Ancak, itirazda; borçlu alacağın ya hiç olmadığını ya da sonradan ortadan kalktığını ileri sürer.
  • ‒  İtiraza konu olan olayı hakim re’sen göz önünde bulundurur ve davayı reddeder. Ancak, def’i hakkını hakim re’sen kullanamaz. Hakimin bunu dikkate alması için def’i hakkını kullanacak taraf, bunu ileri sürmelidir.

    2. Yenilik Doğuran Haklar

    Sözleşme prensibi: İki tarafı ilgilendiren işlemlerin değiştirilmesi, bozulması ve kurulması için iki tarafın iradesi gerekmektedir.

    Yenilik doğuran hak, sahibine tek taraflı irade beyanı ile bir hak veya hukuki ilişkiyi kurmak , değiştirmek ve sona erdirmek suretiyle başka bir şahsın hukuk alanına müdahale yetkisi veren haklardır. Yenilik doğuran haklar, sözleşme prensibinin bir istisnadır; kanun ve hukuki ilişki kaynaklıdır ve üçe ayrılır:

    a. Kurucu Yenilik Doğuran Haklar

    ‒ Kullanılması ile yeni bir hukuki durum meydana getiren haklar. (Alım, önalım, geri alım hakları.) -8-

    i) Ön alım (şüfa) hakkı

    Şüfa hakkı, muhatabı hakkın konusu şeyi, üçüncü bir şahsa devretmesi durumunda hak sahibine tek taraflı bir irade beyanında hakkın konusunu oluşturan şeyin mülkiyetini öncelikle kendisine devredilmesi yetkisi veren bir haktır. Bu hak sadece hakkı tanıyandan talep edilebilir. Ancak tapu siciline şerh edilmişse, 3. kişilere karşı da bu hak iddia edilebilir.

    B, A’ya ait bir mala ilgi duyuyor. A şu anda satmak istemediğini, ancak satmaya karar verirse, önceliği B’ye tanıyacağını söylüyor. A, B’ye bu beyanda bulunduğu takdirde ona bir şüfa hakkı tanımış olur. Burada hak sahibi B, hakkın muhatabı A’dır.

    B’ye şüfa hakkı tanıdıktan sonra A fikrini değiştirip Ü’ye satarsa, şüfa hakkının nisbi niteliği dolayısıyla B sadece A’ya karşı hak iddia edebilir. Ancak, B bu hakkını MK-1009’a dayanarak tapu siciline şerh ettirdiyse, Ü’ye karşı bu hakkı ileri sürebilir. Tapu siciline şerh TMK’ya göre 10 yıldır. TBK’ya göreyse zaten bu haklar tapu siciline en fazla 10 yıl şerh edilebilir.

    Şüfa hakkının nasıl kullanılacağı önceden belirlenmişse buna sınırlı şüfa hakkı; daha önceden kararlaştırılmadıysa buna sınırsız şüfa hakkı denir.

    Şüfa hakkının kullanım şartı, malın sahibinin malı satmaya karar vermesidir.

    ii) Gerialım (vefa) hakkı

    Vefa hakkı, sahibine sattığı malı tek taraflı irade beyanıyla geri satın alma yetkisi veren haktır. Bu hakkın kullanılmasıyla birlikte roller değişmekte ve ilk satım sözleşmesindeki satıcı, alıcı; alıcı, satıcı konumuna gelmektedir.

    A malını B’ye maddi durumu düzeldiği takdirde geri alacağını söyleyerek satıyor. B, bunu kabul ettiği takdirde A malını ileride tek taraflı irade beyanıyla B’den geri satın alır. Eğer A’nın vefa hakkı olmasına rağmen B bu taşınmazı C’ye satışsa A’nın C’ye başvurma hakkı yoktur. Ancak vefa hakkı tapuya şerh edilmişse A, C’ye karşı hak iddia edebilir.

    iii)Alım (iştira)hakkı

    İştira hakkı, hak sahibine dilediği zaman veya belirli durumlarda önceden kararlaştırılan şartlarla tek taraflı irade beyanıyla hak konusu şeyi satın alma yetkisi veren haktır.

    A, B’ye bir taşınmaz üzerinde iştira hakkı tanıyor. Tanınan bu hak üzerinde A’nın düşüncesinin bir önemi yoktur. B istediği anda bu hakkını kullanarak malı satın alabilir. A, üçüncü bir kişiye bu malı satmışsa, B’nin o üçüncü kişiye gitme hakkı yoktur; ancak iştira hakkı tapuya şerh edilmişse üçüncü kişilere karşı da hak iddia edilebilir.

    İştira hakkıyla bir satım sözleşmesi yapılabilir. İştira hakkının üst hakkı opsiyon hakkıdır. Opsiyon hakkıyla bir ek sözleşme kurulur ya da süresinin uzatılmasıyla ilgili değişiklikler yapılır.

    İştira hakkıyla bir ev kiralandı. İştira hakkı sahibi opsiyon hakkıyla kiranın süresini tek taraflı irade beyanıyla uzatma hakkına sahiptir.

    Şüfa, vefa ve iştira haklarının tapu siciline şerh edilebilmesi için taşınmaz mal olması gerekir. Çünkü taşınır mallar şerhe konu edilemez.

    b. Değiştirici Yenilik Doğuran Haklar

    ‒ Kullanılmasıyla mevcut durumu değiştiren haklardır. (Borçlu temerrüdünde alacaklının aynı ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini talep etme hakkı)

    c. Bozucu Yenilik Doğuran Haklar

    ‒ Kullanılmasıyla hak veya hukuki ilişkiyi sona erdiren haklardır. (Fesih, iptal, dönme ve geri alma) Yenilik doğuran haklar, kullanan tarafa bir üstünlük sağlar. Zira yenilik doğuran hakların kullanılmasıyla tarafların eşitliği bozulmuş olur. Yenilik doğuran haklar, aslında tehlikeli haklardır; çünkü bu hak da tek yanlı gücün kötüye kullanılması söz konusu olabilir. Bu tehlikenin ortadan

    kaldırabilmesi için bazı düzenlemeler (şartlar) öngörülmüştür:

    • ‒  Yenilik doğuran haklar bir kez kullanılmakla sona ererler ve geri alınamazlar. Türk hukukunda istisnası olmayan bu geri alamama ilkesinin İsviçre hukukunda iki istisnası vardır: Yenilik doğuran hakkın geri alınmasına muhatap rıza göstermişse veya muhatap hakkın kullanılmasını tartışma konusu yapmışsa yani hakkın kullanılmasına muhatabın bir itirazı varsa bu durumlarda yenilik doğuran haklar geri alınabilirler.
    • ‒  Yenilik doğuran haklar, zamanaşımı süresine değil, hak düşürücü süreye tabiidir. Zaman aşımı bir def’idir, ancak taraflardan birinin ileri sürülmesiyle hakim tarafından dikkate alınır. Hak düşürücü süreyi, hakim re’sen dikkate alır. Zamanaşımı hakkı güçsüzleştirirken, hak düşürücü süre hakkı tamamıyla ortadan kaldırır.
    • ‒  Yenilik doğuran haklar kural olarak şarta bağlı kullanılamazlar. Bu düzenlemenin iki istisnası vardır: Eğer muhatap şarta bağlı olarak yenilik doğuran hakkı kullanmayı kabul etmişse ya da şart muhatabın iradesine bağlıysa yenilik doğuran haklar şarta bağlı olarak kullanılacaktır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir