Cari Hesapta Zamanaşımı

TTK’nın 101. maddesi, cari hesap sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren beş yıllık zamanaşımına tabidir. Bu zamanaşım, kabul edilen veya mahkeme kararıyla belirlenen bakiyeye veya faiz alacaklarına, hesap hatalarına veya haksız olarak cari hesaba geçirilmiş kalemlere veya tekrarlanan kayıtlara ilişkin davalara uygulanır. Cari hesapta zamanaşımının işlemeye başlanacağı tarih ETK’da belirtilmemişti. Bu, tartışmalara neden oldu. TTK m. 101, zamanaşımının başlangıç tarihini cari hesap sözleşmesinin sona erdiği tarih olarak tanımladığından, bu konuda önemli bir boşluğu kapatmıştır. TBK’nın (madde 149/1) müeccel bir alacak için zamanaşımının söz konusu olamayacağı yolundaki hüküm dikkate alındığında, cari hesapta zamanaşımının işlemeye başlayacağı tarih, cari hesap sözleşmesinin son bulunduğu tarih

Devamını okumak için tıklayın…Cari Hesapta Zamanaşımı

İşletme Adının Devri

Ticaret unvanının aksine, işletme adının ticari işletmeden ayrı olarak devredilmesi mümkündür. Zira işletme adı hakkında uygulanacak hükümleri gösteren TTK m. 53’te, ticaret unvanının işletmeden ayrı olarak devrini yasaklanan TTK m. 49/1’e yollamada bulunulmamıştır. İşletmenin devri, devir sözleşmesinde aksine hüküm bulunmadıkça, işletme adının da devrini içerir (bu hususta bkz. TTK m. 11/3).

İşletme Adının Oluşturulması ve Tescili

İşletme sahibini hedef tutmaksızın bir işletmeyi diğerlerinden ayırmak için işletme adı kullanılır (TTK m. 53). Görüldüğü gibi, ticaret unvanı bir taciri tanıtmayı amaçlarken, işletme adı bir işletmeyi diğerlerinden ayırt etmek için kullanılır. Sadece tacirler ticaret unvanı kullanabilir; ancak esnaflar, işletmelerini diğerlerinden ayırt etmek için işletme adını kullanabilir (TTK m. 15/2. cümle). Tacirler için ticaret unvanı gereklidir (TTK m. 18/1, 39/1). İşletme adını kullanmak gerekmez. TTK’nın 53. maddesinde, işletme adının nasıl kullanılacağı belirtilmektedir. TTK, işletmenin adının nasıl oluşturulacağını açıklamıyor. Bu konuda işletme sahibi kendi kararını verir. Bununla birlikte, seçilecek işletme adının aldatıcı olmaması ve hukuka aykırı olmaması gerekir. Ek olarak, seçilen

Devamını okumak için tıklayın…İşletme Adının Oluşturulması ve Tescili

Karz (Tüketim Ödüncü) Sözleşmesi

Türk Borçlar Kanunu’nun 386. maddesine göre, “tüketim ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi ödünç alana devretmeyi ve ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir.”Bu durumda, yasa koyucu tüketim ödüncü sözleşmesini tarafların asli edim yükümlerine göre tanımlamıştır. Tüketim ödüncü sözleşmeleri, ödünç verene belirli bir süre için para veya un, tahıl, şeker, kumaş, kömür, benzin gibi bir şey vermeyi ve ödünç alana aynı miktar ve nitelikte bir şey iade etmeyi taahhüt eder. Sonuç olarak, parça borcu, tüketim ödüncüne konu olmaktadır. Ödünç alan bir şeyi tüketebilir veya yok edebilir. Ödünç verilen şeyin

Devamını okumak için tıklayın…Karz (Tüketim Ödüncü) Sözleşmesi

Tebligat Kanununa Göre Yurtdışına Tebligat

Tebligat yapılacak ülke ile Türkiye arasında ikili veya çok taraflı bir sözleşmenin bulunmaması halinde, Tebligat Kanunu hükümleri göz önünde bulundurularak tebligat yapılacaktır. Tebligatı yapacak olan merciin bağlı olduğu Bakanlık, tebligatı yapacak olan Türk elçilik veya konsolosluğuna Dışişleri Bakanlığı yoluyla gönderilecektir. Tebligat evrakı, Dışişleri Bakanlığı’nın aracılığına gerek olmayan durumlarda ilgili Bakanlık aracılığıyla doğrudan o yerdeki büyükelçilik veya konsolosluğa gönderilir. İlgili ülkenin iç hukuk mevzuatı çerçevesinde, büyükelçilik veya konsolosluk, yerel makamların yardımıyla tebligat işlemini gerçekleştirecektir. Bildirim, ilgili ülkenin mevzuatına uygun olarak muhataba tebliğ edildiğinde, muhatap, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde Türk Büyükelçilik veya konsolosluğuna başvurmalıdır. Büyükelçilik veya konsolosluğa öngörülen süre içinde

Devamını okumak için tıklayın…Tebligat Kanununa Göre Yurtdışına Tebligat

Nişan Bozma Nedir? Haklı Nedenle ve Haksız Nedenle Nişanı Bozma

Bir taraflı irade açıklaması ile nişanlılık ilişkisi sona erebilir. Nişanı bozma, açık bir irade açıklaması veya örtülü bir irade açıklaması ile gerçekleşebilir. Nişanlının örtülü olarak nişanlılığın bozulması, diğerinin ziyaretlerini kabul etmemesi, ziyaretlerini ve mektuplarını tamamen kesmesi, başkasıyla nişanlanması veya evlenmesi veya haber vermeden ve adres bırakmadan başka bir kente veya ülkeye gitmesidir. Nişanlılığın bu şekilde bir taraflı olarak sona erdirilmesi, nişanlanmadan dönme olarak da bilinir (TMK m. 120). Nişanı bozmak için geçerli bir nişanlanma gereklidir. Bunun aksine, arkadaşlık, flört veya evlenme iradesi olmaksızın bir süre birlikte yaşamak, nişanı bozma anlamına gelmez ve nişanın bozulmasının hukuki sonuçları uygulanmaz. Nişanın bozulması için

Devamını okumak için tıklayın…Nişan Bozma Nedir? Haklı Nedenle ve Haksız Nedenle Nişanı Bozma

Nişanlının Tanıklıktan Kaçınma Hakkı

Nişanlıların biri, diğerinin davalı ya da davacı olduğu bir davada tanıklık yapmaktan kaçınabilir. Ayrıca, nişanlının sanık olduğu bir ceza davasında tanıklık yapmaktan kaçınabilirler. Bu hüküm, nişanlının yakın olması gerektiği anlamına gelir (HMK m. 248; CMK m. 47/b/1). Aynı şekilde, nişanlılardan biri, diğerinin davasıyla ilgili olarak hakemlik ya da hakimlik yapmadan kaçınabilir. Sadece bu nedenle diğer taraf hakemi veya hakimi reddedebilir (HMK m. 34).

Ölen Nişanlıdan Ötürü Destek Yoksun Kalma Tazminatı ve Manevi Tazminat İsteyebilme

Nişanlılardan birinin bir haksız fiil nedeniyle ölmesi durumunda, sağ kalan nişanlı, TBK m. 53’te belirtilen şartlar gerçekleşmişse, faile karşı destekten yoksun kalma tazminatı davası açabilir. Bu talebi genellikle bir kadın nişanlı ileri sürecektir. Ancak, örneğin sakat bir erkek nişanlı destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilir. çünkü nişanlılık, daha sonra evlenmenin gerçekleşeceği anlamına gelir. Böylece nişanlının ölümü, TBK m. 45’e göre (farazi) desteğin kaybıdır. Nişanlılardan birinin ölümü üzerine sağ kalan nişanlı, ölüme sebep olan kişiden manevi tazminat talep edebilir (Türk Borçlar Kanunu m. 56/2).

Eksik Nama Yazılı Senet Nedir?

Eksiz nama yazılı senet, borçlunun senet üzerine tedavülünden önce yazılı olarak kaydettiği senettir (TTK m. 656). Her hamile, senet bedelini ödeme hakkına sahiptir. Nama yazılı senet ile eksik nama yazılı senet arasında tek bir fark vardır: TTK m. 656 uyarınca, borçlunun senetin dolanımından önce senede yazarak her hamile için senet bedelini ödeme hakkı vardır. Bunun bir sonucu olarak, eksik nama yazılı senette borçlu, hamile iyiniyetle yaptığı ödeme ile borcundan kurtulabilir. Borçlu, tamamen kendisi tarafından saklı tutulmak suretiyle kazandığı bu hakkı kullanmak zorunda değildir. İsterse, borçlu alacaklılık sıfatının ispatını talep edebilir. TTK m. 656/c.3, TTK m. 785/2’yi korumaktadır. Bu, atıf yapılan

Devamını okumak için tıklayın…Eksik Nama Yazılı Senet Nedir?

Nama Yazılı Senetlerde Def’iler

Öncelikle, def’i kavramı kıymetli evrakta hem def’i hem de itirazları içeren bir üst kavramdır. Bu durumda, def’i veya itiraz olsun, borçlunun tüm savunma imkanlarını ifade eder. Bilindiği gibi, def’iler ancak ilgili taraf tarafından iddia edilir, itirazlar ise re’sen dikkate alınır. Nama yazılı senetlerin devri, TBK m. 183 ve devamı (alacağın devri) hükümlerine tabi olduğundan, borçlu, devralana karşı devredene karşı sahip olduğu def’ileri (savunmaları) ileri sürebilecektir (TBK m. 188). Nama yazılı senetlerde def’iler, emre ve hamiline yazılı senetlerde olduğundan farklıdır ve herkese karşı ileri sürülebilir. Bu nedenle, nama yazılı senetler borçlunun korunduğu senetler olarak görünür. Hemen belirtmek gerekir ki, yukarıda belirtilen

Devamını okumak için tıklayın…Nama Yazılı Senetlerde Def’iler