Anonim Şirkette Pay Sahiplerinin Şirkete Borçlanması

6335 sayılı kanunla değişik TTK m. 358/1 hükmü uyarınca, “Pay sahipleri, sermaye taahhüdünden doğan vadesi gelmiş borçlarını ifa etmedikçe ve şirketin serbest yedek akçelerle birlikte karı geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olmadıkça şirkete borçlanamaz.” Buna göre, pay sahiplerinin şirkete borçlanabilmesi için iki koşulun gerçekleşmesi gerekmektedir; Pay sahiplerinin şirkete sermaye taahhüdünden doğan borçlarının tümünü ödemiş olmaları Şirketin serbest yedek akçelerle birlikte karının geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olması gerekir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, şirket her yıl kar etmiş ve bunun da önemli bir kısmının ortaklara dağıtılmasına genel kurul karar vermişse, ortakların şirketten borç almaları zorlaşacaktır. Ancak, bunun bağımsız denetime tabi olmayan şirketlerde

Devamını okumak için tıklayın…Anonim Şirkette Pay Sahiplerinin Şirkete Borçlanması

Ultra Vires İlkesinin Kaldırılmasının Önemi

Ultra vires ilkesi kaldırıldı. Ultra vires ilkesi AET’nin 68/151 sayılı şirketlere ilişkin Birinci Yönergesinin ilgili hükmü dikkate alınarak yeni Türk Ticaret Kanunu’na alınmamıştır. Böylece ticaret şirketleri Türk Medeni Kanunu’nun 48. maddesi çerçevesinde haklardan yararlanabilecek ve borçlar üstlenebileceklerdir. Ultra vires ilkesinin kaldırılması nedeniyle, şirketin işletme konusu dışında yapacağı işlemlerin sonuçları, yeni Kanunda iyiniyet çerçevesinde özel olarak düzenlenmiştir. Gerçekten de TTK m. 371/2 hükmüne göre; “Temsile yetkili olanların, üçüncü kişilerle, işletme konusu dışında yaptığı işlemler de şirketi bağlar; meğerki, üçüncü kişinin, işlemin işletme konusu dışında bulunduğunu bildiği veya durumun gereğinden, bilebilecek durumda bulunduğu ispat edilsin. Şirket esas sözleşmesinin ilan edilmiş olması, bu

Devamını okumak için tıklayın…Ultra Vires İlkesinin Kaldırılmasının Önemi

Patent hakkının sağladığı yetkiler

Ekonomik değerlendirme yetkisiPatent hakkının olumlu yüzü sahibine kullanma, yani ekonomik değerlendirme hakları sağlamasıdır. Patent hakkının yetki açısından güçlü olan bu cephesi hem ürün hem de usul patentlerinde mevcuttur. Patent hakkının sahibine ekonomik değerlendirme ve maddi (parasal) bakımdan menfaat sağlamak için her türlü hukuki işlemde bulunmak yetkisini sağladığı -KHK’da olduğu gibi- SMK’da da mutlak bir üslupla ifade edilmiştir. Bu yetkinin içeriği, kapsamı ve kullanılma biçimi çeşitlidir. Buluşu patent sahibinin bizzat uygulaması, bunun için işletme açması, ortaklık kurması mümkün olduğu gibi, patenti devretmesi veya patent lisansı vermesi de akılcıdır ve mutad yollar arasında yer almaktadır. Ekonomik değerlendirme yetkisi buluş sahibinin (veya sahiplerinin)

Devamını okumak için tıklayın…Patent hakkının sağladığı yetkiler

Patent Verilemeyecek Konular ve Buluşlar

Patent Verilemeyecek KonularSMK’nın 82. maddesinde belirtilen aşağıdaki konular; dünyadaki patent sistemlerinin birçoğunda olduğu gibi, buluş niteliğinde sayılmadıkları için patent verilerek korunmazlar. Patent başvurusu ya da patentin aşağıda belirtilen konu veya faaliyetlerle ilgili olması durumunda, sadece bu konu veya faaliyetlerin kendisi patentlenebilirliğin dışında kalır:a) Keşifler, bilimsel teoriler ve matematiksel yöntemlerb) Zihni faaliyetler, iş faaliyetleri veya oyunlara ilişkin plan, kural ve yöntemlerc) Bilgisayar programlarıç) Estetik niteliği bulunan mahsuller, edebiyat ve sanat eserleri ile bilim eserlerid) Bilginin sunumu Patent Verilemeyecek Buluşlara) Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı olan buluşlar (SMK m.82/3/a)b) Mikrobiyolojik işlemler veya bu işlemler sonucu elde edilen ürünler hariç olmak üzere,

Devamını okumak için tıklayın…Patent Verilemeyecek Konular ve Buluşlar

Patentlenebilirlik Şartı: Sanayiye Uygulanabilir Olma

Patent verilebilirlik koşullarından bir diğeri ise, buluşun sanayiye uygulanabilir olmasıdır. SMK m. 83/6 fıkrasına göre; “Buluş, tarım dahil sanayinin herhangi bir dalında üretilebilir veya kullanılabilir nitelikteyse, sanayiye uygulanabilir olduğu kabul edilir.” Bu tanımlamada belirtilen patentlenebilirliğin bir diğer koşulu olan “sanayiye uygulanabilir olma” kriteri, buluşun tarım dahil, sanayinin herhangi bir dalında üretilebilir veya kullanılabilir olması ve genel olarak sınai türde bir faaliyete elverişli olması veya buna imkan vermesi anlamındadır. Buluşun, sadece yeni ve tekniğin bilinen durumunu aşması halinde patent verilerek korunması mümkün değildir. Bunların yanı sıra, sanayinin herhangi bir dalında üretilebilir ve kullanılabilir olması zorunluluğu vardır. Bu anlamda, buluş teoride yeterli

Devamını okumak için tıklayın…Patentlenebilirlik Şartı: Sanayiye Uygulanabilir Olma

Patentlenebilirlik Şartı: Buluş Basamağı

Tekniğin bilinen durumu dikkate alındığında, ilgili olduğu teknik alandaki bir uzmana nazaran aşikar olmayan buluşun, buluş basamağı içerdiği kabul edilmektedir (SMK m. 83/4). Bu anlamda buluş, ilgili olduğu teknik alandaki bir uzman tarafından tekniğin bilinen durumundan kolayca çıkarılamayan bir faaliyet sonucu gerçekleşmişse, patentlenebilirliğin diğer bir koşulu olan “buluş basamağı” kriterini sağladığı kabul edilir. Oysa yenilik unsurunun varlığı, tekniğin bilinen durumunun aşılmış olmasını icap ettirir. Buluş ile tekniği bilinen durumu, yani mevcut durum aşılıyor olmalıdır. SMK’nın 83/6. maddesine göre tarım dahil sanayinin herhangi bir dalında üretilebilen ve kullanılabilen buluşlar sanayiye uygulanır kabul olunur. Bilinen durum başvuru konusu buluş ile basamak teşkil

Devamını okumak için tıklayın…Patentlenebilirlik Şartı: Buluş Basamağı

Patentlenebilirlik Şartı: Yenilik

Yenilik şartı açısından tekniğin bilinen durumu Sınai Mülkiyet Hukuku, yenilik kavramı üzerine kurulu bir hukuk dalıdır. Bu hukuk dalının konusunu oluşturan patent, faydalı model ve tasarımdan doğan sınai hakların tanınmasında ve korunmasında, gerek ülkemiz gerekse yabancı mevzuat bakımından yenilik kavramının ortak bir şart olarak arandığı açıkça görülmektedir. Yeni şeyler ortaya çıkaran kimselere belirli süre ile tanınan ve bir yandan ortaya çıkardığı üründen münhasıran yararlanma yetkisi, diğer yandan başkalarının söz konusu yeni üründen izinsiz olarak yararlanmasını engelleme yetkisi veren sınai hak türleri ile, yeni şeyi ortaya çıkarmak için emek harcayan kimsenin bu emeğinin karşılığını alması sağlanmak istenmiştir. Bu hukuki korumayı gören

Devamını okumak için tıklayın…Patentlenebilirlik Şartı: Yenilik

Patentlenebilirlik Şartları

Sınai hak tesisine uygun olmayan buluşlara patent verilmez. SMK’nın 82/1. maddesinde, patentlenebilirlik şartları hakkındaki ana hükümleri koyarken, KHK/551’den pek de dikkat çekmeyen ifadelerle ayrılmaktadır. SMK’da, “teknolojinin her alanındaki buluşlara, a) yeni olmaları, b) buluş basamağını içermeleri, c) sanayiye uygulanabilmeleri” koşuluyla patent verileceği kesin bir şekilde dile getirilmektedir.

Karşılıklılık İlkesi Nedir?

Bir ülkenin, kendi vatandaşlarına diğer ülkede belirli konularda hak tanınması halinde, buna karşılık olmak üzere, anılan diğer ülkenin vatandaşlarına benzer hakları tanıması veya ulusal muamele ilkesini uygulaması “karşılıklılık ilkesi” olarak tanımlanmaktadır. Bu ilke hukuken veya fiilen uygulanabilir. Karşılıklılık yasaya, sözleşmeye veya fiili uygulamaya dayalı olarak sağlanabilir.

Patent tescili için kimler başvuruda bulunabilir?

Patent veya faydalı model tescili için başvuruda bulunabilecek kişiler, korumadan yararlanacak kişilerdir. SMK’nın öngördüğü koruma, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yerleşim yeri olan veya sınai ya da ticari faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişiler, Paris Sözleşmesi yahut 15/04/1994 tarihli Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Antlaşması hükümleri dahilinde başvuru hakkına sahip kişilerce elde edilir. Türkiye Cumhuriyeti uyruğundaki kişilere kanunen veya fiilen patent veya faydalı model koruması sağlayan yabancı devletlerin uyruğundaki gerçek veya tüzel kişiler de, karşılıklılık ilkesi uyarınca Türkiye’de patent veya faydalı model korunmasından aynı şekilde yararlanır (SMK m. 4/1).