Zarar Sigortası Nedir? Zarar Sigortaları Nelerdir?

Zarar sigortaları, sigortalının parayla ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan bir tehlikenin meydana gelmesi halinde, sigortacının sigorta sözleşmesi kapsamında bu zararını tazmin etmeyi üstlendiği sigorta türüdür. TTK sistemi zarar sigortalarını iki kategoriye ayırır: 1. Mal sigortaları: Taşınır veya taşınmaz bir mal veya maddi olmayan mallar (marka, patent, fikri haklar gibi) üzerinde bir kişinin sahip olduğu menfaatin sigortalanması. Mal sigortası, malın kendisi değil, sigortalanan kişinin menfaatidir. 2. Sorumluluk sigortaları: Bu tür sigortalar, sigorta ettirenin üçüncü kişilere karşı sorumluluğunun ortaya çıkması durumunda malvarlığının azalması riskini karşılar. Sorumluluk sigortaları, sigorta ettirenin üçüncü kişilere verdiği bu zararlara karşı malvarlığında meydana gelebilecek eksilmelerin sigortacı tarafından karşılanmasını

Devamını okumak için tıklayın…Zarar Sigortası Nedir? Zarar Sigortaları Nelerdir?

Sendika Kurma Özgürlüğü ve Sendika Çokluğu İlkesi

Anayasamızın 51. maddesi, 6356 sayılı Kanunun 3. maddesinin ilk fıkrasında belirtildiği gibi, işçi ve işveren kuruluşlarının, yani sendikalar ve konfederasyonların, önceden izin almadan kurulması mümkündür. Kanunun 6. maddesi, işverenlerin ve işçilerin sendika kurma hakkını da içerir. Görüldüğü gibi, yukarıda belirtildiği gibi, sendikalar ve konfederasyonlar serbestlik ve ihtiyarilik esasına dayanmaktadır. Sendika Çokluğu İlkesi Serbestlik ve ihtiyarilik esasının bir sonucu olarak 6356 sayılı kanun, aynı işkolunda faaliyette bulunmak üzere birden fazla sendika kurma yetkisine sahiptir (m. 3/1). Bunun adı sendika çokluğu ilkesi. Bu ilke aynı zamanda üst kuruluşların çokluğunu ifade eder. İşverenler veya bir işkolunda çalışan işçiler, mevcut sendikalarından birine girebilecekleri gibi,

Devamını okumak için tıklayın…Sendika Kurma Özgürlüğü ve Sendika Çokluğu İlkesi

Sendika Kurma ve Sendikaya Üye Olma Özgürlüğü

Anayasanın 51. maddesine göre, işverenler ve çalışanlar, önceden izin almaksızın üst kuruluşlar ve sendikalar kurabilecekleri gibi, bu kuruluşlara serbestçe üye olabilecek ve üyeliklerini sürdürebileceklerdir. Bu pozitif sendika özgürlüğü olarak bilinir. Bu özgürlük, sadece bir sendikaya üye olma ve kurma yeteneğine sahip olmakla kalmaz, aynı anda birden fazla sendikadan herhangi birini seçebilme yeteneğine sahiptir. 6356 sayılı yasada açıkça belirtilmediği halde, Anayasa’nın eşitlik kuralı, bu özgürlükten yararlananlar arasında cinsiyet, ırk, renk, dil, din, mezhep, felsefi inanç, siyasi düşünce veya başka bir nedenle ayrım yapmaz (Anayasa m. 10). Toplu İş Sözleşmesi Kanunun 6. ve 17. maddelerinde belirtildiği gibi, işverenler ve işçiler sendika kurma

Devamını okumak için tıklayın…Sendika Kurma ve Sendikaya Üye Olma Özgürlüğü

Avukatların Yakalanması

Adalet Bakanlığından izin alıncaya kadar, bir avukatın görevinden doğan veya görevi sırasında suç işlediği konusunda ihbar alan Cumhuriyet savcısı, sadece lehe ve aleyhe delilleri tespit etmekle ve suç eşyasını korumakla yetinecektir. Bu aşamada suçla ilgili dosyalar, belgeler ve ilgili kişilerin ifadeleri ve örnekleri incelenebilir. Bununla birlikte, soruşturma izni verilmeden önce şüpheli avukatın savunması alınamaz, hakim tarafından sorgulanamaz, üzeri, evi veya işyerinde arama yapılamaz. Ağır cezalı suçlar dışında yakalanamaz, gözaltına alınamaz veya tutuklanamaz. Örneğin bir avukat müdafilik görevini yerine getirirken kolluk görevlileri ile tartışmış ve hakkında “kolluk görevlilerini taşkınlık ve taciz ettiği, saldırgan sarhoşlukta bulunduğundan” bahis ile Cumhuriyet savcısının sözlü emri

Devamını okumak için tıklayın…Avukatların Yakalanması

Basın Yolu ile İşlenen Suçlarda Yakalanma

Yeni Basın Kanunu, 18 ve 22 maddelerindeki suçlar dışında para cezasının hürriyeti bağlayıcı cezaya çevrilmesini kabul etmemiştir. Basın yoluyla işlenen suçlardan dolayı sadece 22. maddesinde hapis cezası öngörülmüştür (5187 s.). Basın Kanunu Madde 28, Sorumlu müdür, basın yoluyla işlenen suçların kovuşturulması sırasında, yayıncının özgürlüğünü kısıtlayan, tutuklama ve tutuklama gerektiren herhangi bir eylemde bulunmamalıdır. Yapıldığı takdirde ilgili süjen sorumludur.

Suça Sürüklenen Çocuğun Yakalanması

Suç işlediğinde on iki yaşını doldurmamış olanlar suç nedeniyle yakalanamaz (Yakalama Y. 19/1/a). On iki yaşını doldurmuş ancak on sekiz yaşını doldurmamış olanlar suç sebebi ile yakalanabilir. Cumhuriyet savcısı soruşturmayı yürütür (Yakalama Y. 19/1/b). Yakalanan kişi 18 yaşından küçük görünüyorsa çocuk olarak görülür. Küçük, zihinsel engelli veya özürlü bireylere uygun yetişkinler yardım etmelidir. Çocuk veya genç için ana-baba veya bakıcısı, sosyal hizmet görevlisi veya polis veya jandarma olmayan bir yetişkin yardımcı olmalıdır. Jandarma veya polis yakaladığı kişinin sorulan sorulara vereceği cevapların önemini kavrayamadığını görürse, ona akıl hastaları, özürlüler veya çocuklara yapılan muameleyi yapmalıdır (Yakalama Yasası 19). Yakalanan kişi bir çocuksa,

Devamını okumak için tıklayın…Suça Sürüklenen Çocuğun Yakalanması

Alkol Muayenesi

Kandaki alkol miktarının ölçümü için yapılan alkol muayenesi ve kan örneği alınması, özel kanunlar tarafından düzenlendiği için CMK m. 75 hükmünden ayrılmıştır (CMK m. 75/7). Karayolları Trafik Kanunu ve Yönetmeliği, bu konuyu ele almıştır. Araç kullanırken en önemli şey, kandaki alkol miktarından yola çıkarak kişinin reaksiyon yeteneğini değerlendirmektir. Sonuç olarak, kandaki alkol miktarının yalnızca önemli olmadığı, aynı zamanda kişinin alkol dengesini koruyup koruyamadığı ve benzer durumların belirlenmesi gerekir. Karayolları Trafik Kanununun 2013-6487 sayılı Kanunla değişik 48. maddesine dayanılarak çıkarılan Yönetmeliğin (KTY) 97. maddesine göre, uyuşturucu veya keyif verici madde alanlarla alkollü içki alma nedeniyle güvenli sürüme yetkisini kaybedenlerin araç sürmesini

Devamını okumak için tıklayın…Alkol Muayenesi

Cumhuriyet Savcısının Tutukluyu Kendiliğinden Serbest Bırakması

Soruşturma evresinde, Cumhuriyet savcısı ayrıca tutukluyu veya adli kontrol altına alınmış kişiyi re’sen serbest bırakma yetkisine sahiptir (CMK m. 103/2). Tutuklamaya artık lüzum görmeyen savcı, kamu davasının henüz açılmamış olması koşuluyla sanığı derhal salıverebilir (CMK m. 103/2). Tüm deliller toplanmış ve kaçma şüphesi yoksa suçu işlediğine dair “yeterli şüphe” mevcut olsa da, tutuklamanın amacı delil karartılmasını veya kaçmayı engellemek olduğundan, Cumhuriyet savcısı tutukluyu serbest bırakabilmelidir. Kanun koyucu özgürlükten yanaydı. Bir soruşturmaya yer olmadığı kararı verildiğinde, şüphe ortadan kalktığından tutukluluk sona erer ve tutuklu kendiliğinden serbest kalır (CMK m. 103/2). Belki de bazı savcılar hakkında açılan ceza davaları, savcıların bu yetkilerini

Devamını okumak için tıklayın…Cumhuriyet Savcısının Tutukluyu Kendiliğinden Serbest Bırakması