Katılım Sigortalarının İşleyişi

Sigortacılık faaliyeti yürütmeye yasal olarak yetkili bulunan anonim şirket veya kooperatif şeklinde kurulan sigortacı; vekalet, mudarebe, vekalet/mudarebe karması (hibrit) model veya danışma komitesinin onaylayacağı başka bir model çerçevesinde faaliyette bulunabilir. Mezkur yönetim modellerinden hangisinin kullanılacağının sigorta sözleşmesinde açık bir şekilde belirtilmesi gerekliliğinin yanında; katılımcılar ile sigorta şirketi arasındaki mudarebe modelinde paylaşım oranının ve/veya vekalet modelinde vekalet ücretinin sigorta sözleşmesi öncesinde belirlenmesi de zorunludur. Katılım sigortacılığı uygulayan şirketlerin risk fonunun risklerini yönetmek maksadıyla reasürans ve/veya katılım reasürans koruması satın almaları mümkündür. Ancak, şirket tarafından reasürans koruması satın alınması durumunda buna ilişkin danışma komitesinin onayının alınmış olması ve katılımcıların bu hususta bilgilendirilmesi

Devamını okumak için tıklayın…Katılım Sigortalarının İşleyişi

Katılım Sigortalarında Taraflar

Katılım sigortaları da sigortacılık faaliyeti yapmasına izin verilmiş sigorta şirketi ile sigorta ettiren arasında akdedilen, tam iki tarafa borç yükleyen bir sigorta sözleşmesi ile gerçekleştirilir. Bir sigorta sözleşmesinde; bir tarafta sigorta teminatı veren, ilgili kanun ve mevzuata göre sigortacılık faaliyetinde bulunmaya yasal olarak yetkili bulunan “anonim şirket veya kooperatif şeklinde kurulan sigortacı”; diğer tarafta da belirli rizikolara karşı sigorta sözleşmesi yaptıran ve sigorta primi ödemekle yükümlü olan katılımcı (sigorta ettiren) bulunmaktadır. Katılımcı, katkı primi ödemeleri ile bunlardan kaynaklanan gelirlerin biriktirilmesi ve tazminat ve/veya birikim ödemeleri ile yasal yükümlülükler de dahil olmak üzere yapılan harcama ve giderlerin karşılanması için oluşturulan risk fonuna, kendi

Devamını okumak için tıklayın…Katılım Sigortalarında Taraflar

Katılım Sigortası Nedir?

Katılım sigortası, katılımcıların kendileri ile diğer katılımcıların tazminat ve/veya birikim ödemelerine ilişkin taleplerinin karşılanmasını teminen oluşturulan risk fonuna katkıda bulundukları, söz konusu fonun sigortacılık faaliyeti yapmasına izin verilmiş bir sigorta şirketi tarafından katılım finans ilkelerine uygun olarak yönetildiği ve ortak risk paylaşımı ile dayanışma esaslarına dayanan bir özel sigorta türüdür (Katılım Sigortacılığı Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik m. 3/1/f). Risk paylaşım esasına dayanan katılım (tekafül) sigortacılığının temel amacı, sigortalıların karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma amacı ile bir araya gelmesi ve toplanan katkı paylarının riske maruz kalan kişiler tarafından kullanılması olarak ifade edilmektedir. Katılım sigortacılığı; değişik fertlerin birleşerek, içlerinden zarara maruz kalan katılımcıların

Devamını okumak için tıklayın…Katılım Sigortası Nedir?

Sabit Primli Sigorta ve Değişir Primli Sigortalar

Sigortacılık Kanunun 3. maddesine göre, “Türkiye’de faaliyet gösterecek sigorta şirketleri ile reasürans şirketlerinin anonim şirket veya kooperatif şeklinde kurulmuş olması şarttır.” Bu sigorta şirketleri, sigortalının ödediği bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi halinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı taahhüt ederler. Prim, sigorta sözleşmesinde belirlenen rizikonun gerçekleşmesi halinde, sigortacının ödeyeceği tazminat veya bedelin esasını teşkil eden ve sigorta tekniği prensiplerine göre sigorta ettiren tarafından sigortacıya bir defada veya taksitle ödenen bir paradır.

Devamını okumak için tıklayın…Sabit Primli Sigorta ve Değişir Primli Sigortalar

Can Sigortası Nedir? Can Sigortaları Nelerdir?

İnsan hayatı ile ilgili rizikoları teminat alan sigorta türüne can sigortası adı verilmektedir. Bu riziko, kişinin ölümü olabileceği gibi, kişinin kazaya uğraması, sakatlanması, hastalanması ve ihtiyarlaması şeklinde de gerçekleşebilir. Bu tür sigortalar, para ile ölçülebilir bir menfaati sigorta teminatı kapsamına almaz; can sigortaları, bir meblağ sigortasıdır. Hayat Sigortası Hayat sigortası, sigortacının, belli bir prim karşılığında, sigorta ettirene veya onun belirlediği kişiye, sigortalının ölümü veya hayatta kalması halinde, sigorta bedelini ödemeyi üstlendiği sigortalardır (TTK m. 1487). Kaza Sigortası Kaza sigortası, belli bir prim karşılığında, sigortalının uğrayacağı kaza sonucu ölüm, geçici veya sürekki engellilik ya da iş göremezlik halleri için güvence sağlayan

Devamını okumak için tıklayın…Can Sigortası Nedir? Can Sigortaları Nelerdir?

Zarar Sigortası Nedir? Zarar Sigortaları Nelerdir?

Zarar sigortaları, sigortalının para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin meydana gelmesi halinde; sigortacının, sigorta sözleşmesi kapsamında bulunan bu zararını tazmin etmeyi üstlendiği sigortalardır. TTK sistematiğinde zarar sigortaları iki başlık altında ele alınmıştır; Mal sigortaları Taşınır veya taşınmaz bir mal ile maddi olmayan mallar (marka, patent, fikri haklar gibi) üzerinde kişinin sahip olduğu menfaatin sigortalanması, mal sigortası olarak nitelendirilmektedir. Ancak dikkat edilmelidir ki, mal sigortasıyla teminat altına alınan malın kendisi değil; sigortadan yararlanacak olan kişinin menfaatidir; mal sigortalarında mal değil, menfaat sigortalanır. Sorumluluk sigortaları Sorumluluk sigortaları, sigorta ettiren üçüncü kişilere karşı sorumluluğuna yol açan olaylar sonucunda malvarlığının azalması rizikosunu

Devamını okumak için tıklayın…Zarar Sigortası Nedir? Zarar Sigortaları Nelerdir?

Sendika Kurma Özgürlüğü ve Sendika Çokluğu İlkesi

Anayasamızın 51. maddesinde 6356 sayılı Kanunun 3. maddesinin ilk fıkrasında, işçi ve işveren kuruluşlarının, yani sendika ve konfederasyonların önceden izin alınmaksızın kurulabilecekleri belirtilmektedir. Kanunun 6. maddesinde de, işçilerin ve işverenlerin sendikalarını kurabilecekleri hükümlerine yer verilmiştir. Görüldüğü gibi, sendika ve konfederasyonların kurulması, yukarıda açıklandığı gibi, serbestlik ve ihtiyarilik esasına dayanmaktadır. Sendika Çokluğu İlkesi Sendika kurmadaki serbestlik ve ihtiyarilik esasının sonucu olarak 6356 sayılı kanunda açıkça belirtildiği gibi, aynı işkolunda faaliyette bulunmak üzere birden fazla sendika kurulabilir (m. 3/1). Buna sendika çokluğu ilkesi denir. Bu ilke üst kuruluş çokluğunu da ifade eder. Bir işkolunda çalışan işçiler veya işçi çalıştıran işverenler, kurulu olan

Devamını okumak için tıklayın…Sendika Kurma Özgürlüğü ve Sendika Çokluğu İlkesi

Sendika Kurma ve Sendikaya Üye Olma Özgürlüğü

Anayasanın 51. maddesine göre, çalışanlar ve işverenler önceden izin almaksızın sendikalarını ve üst kuruluşlarını kurabilecekleri gibi, bunlara serbestçe üye olabilecekler ve üyelikte kalabileceklerdir. Buna kısaca pozitif sendika özgürlüğü denilmektedir. Bu özgürlük, sadece bir sendikayı kurma ve bir sendikaya üye olma değil, aynı zamanda birden çok sendikadan dilediğini seçebilme anlamını da taşımaktadır. 6356 sayılı kanunda belirtilmemekle birlikte, Anayasadaki kanun önünde eşitlik kuralı uyarınca, bu özgürlükten yararlanacaklar arasında cinsiyet, ırk, renk, dil, din, mezhep, felsefi inanç, siyasi düşünce ve benzeri nedenlerle ayırım yapılamaz (Anayasa m. 10) Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunun 6. ve 17. maddelerinde, sendika kurma ve sendikaya üye olma

Devamını okumak için tıklayın…Sendika Kurma ve Sendikaya Üye Olma Özgürlüğü

Gözaltı Kararı ile Yakalama Kararının Farkı

Kanun “yakalama” ile “gözaltına alma” işlemlerini birbirinden tamamen ayırmıştır. Gözaltına alma Cumhuriyet savcılığınca verilen ayrı bir kararla yapılan bir usul işlemi olarak düzenlenmiş ve yakalanan kişinin durumunun bildirildiği Cumhuriyet savcılığı tarafından gözaltına alınmasına karar verilmesi sistemi geliştirilmiştir.

Avukatların Yakalanması

Bir avukatın görevinden doğan veya görevi sırasında suç işlediği konusunda ihbar alan Cumhuriyet savcısı, Adalet Bakanlığından izin alıncaya kadar sadece lehe ve aleyhe delilleri tespit etmekle ve suç eşyasını korumakla yetinecektir. Bu aşamada suç ile ilgili dosyalar, belgeler de incelenebilir, örnekleri dosyaya alınabilir, konuyla ilgili bilgisi olan kişilerin ifadeleri alınabilir, fakat soruşturma izni alınmadan önce şüpheli avukatın savunması alınamaz, hakim tarafından sorgusu yapılamaz, üzeri, konutu ve işyeri aranamaz. Ağır cezalık suçüstü hariç yakalanamaz, göz altına alınamaz ve tutuklanamaz. Örneğin bir avukat müdafilik görevini yerine getirirken kolluk görevlileri ile tartışmış ve hakkında “kolluk görevlilerini taşkınlık ve taciz ettiği, saldırgan sarhoşlukta bulunduğundan”

Devamını okumak için tıklayın…Avukatların Yakalanması