Araç değer kaybı taleplerinde hangi tür faiz talep edilmeli?
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Ticari İşlerde Faiz” başlıklı 8. maddesi; “Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir. Üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerlidir. Şu şartla ki, bu fıkra, sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmaz” hükmünü amirdir.
Aynı Kanun’un 9. maddesi de “Ticari işlerde; kanuni, anapara ile temerrüt faizi hakkında, ilgili mevzuat hükümleri uygulanır” düzenlemesini içermektedir. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 2. Maddesi ise, “Bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1 inci maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur” hükmünü içermektedir. Aynı Kanun’un 1. maddesi ise “Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa göre faiz ödenmesi gereken hallerde, miktarı sözleşme ile tespit edilmemişse bu ödeme yıllık yüzde oniki oranı üzerinden yapılır. Bakanlar Kurulu, bu oranı aylık olarak belirlemeye, yüzde onuna kadar indirmeye veya bir katına kadar artırmaya yetkilidir” demektedir.
Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükümlerine göre, ticari işlerde ve tacirler arası ilişkilerde ticari faiz uygulanacaktır. Ancak her iki taraf için ticari sayılan ilişkilerde, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, sözleşmeye aykırılıktan veya haksız eylemlerden kaynaklanan davalarda ticari faiz (avans faizi) uygulanacaktır.
Yargıtay’ın bu konuda farklı içtihatları bulunmakla birlikte, 17. Hukuk Dairesi 2016/647 E., 2016/5639 K. sayılı ve 09/05/2016 tarihli içtihadında “Davalı vekili; (…), kaza tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüyle 8.000,00 TL’nin davalı (…) açısından 23.10.2012 tarihinden, davalı sigorta şirketi açısından 28.12.2012 tarihinden işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar verilmiş; hüküm davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. (…) usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA (…)” kararını vererek bizce de doğru bir şekilde, değer kaybı taleplerinde ticari faiz istenebileceğine hükmetmiştir.
Ancak uygulamada, Sigorta Tahkim Komisyonu “6102 sayılı Kanun’da sorumluluk sigortaları ayrı bir bölüm olarak düzenlenmiş olmakla beraber bu düzenleme tüm sorumluluk sigortaları için genel bir düzenleme olup Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası), TKK’ya göre özel kanun olan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda ayrıca düzenlenmiş olduğundan ve KTK’nun 90. maddesi tazminat taleplerinin Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre çözülmesi gerektiğini belirtmiş olduğundan, sözleşmeye dayanmayan, haksız fiilden doğan tazminat alacağında TBK’nın 76, 88 ve 120 maddelerine istinaden yasal faiz uygulanması gerektiği ve sigorta şirketi de asıl alacaklının yükümlülüğünü karşıladığından, zarar verenden (sigortalıdan) talep edilecek olan faizden başka faize hükmedilemeyeceği” gerekçesi ile yasal faiz oranına hükmetmektedir.
Araç değer kaybında avans faizine – yasal faize ilişkin yargıtay içtihatları
Aşağıda araç değer kaybı taleplerinde avans faizi istenip istenemeyeceğine ilişkin yargı kararları sizlerle paylaşılmıştır;
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2008/2484 E. ve 2008/4216 K. sayılı ilamı
“Davacı vekili, müvekkiline ait kooperatif bahçesinde park halinde bulunan araca davalı sigorta şirketine trafik sigortalı aracın tam kusurlu çarparak hasar verdiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 6.000 YTL hasar ve değer kaybı bedelinin kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, daha sonra bu talebini ıslah ederek toplam 10.987 YTL tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini istemiştir. Mahkemece sübut bulan davanın kısmen kabulü ile toplam 10.986.10 YTL tazminatın 6.000 YTL’sine 18.05.2006 dava tarihinden, 4.986.10 YTL’sine ise 09.11.2007 ıslah tarihinden yasal faiz işletilerek davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davacının temyizi, faiz başlangıç tarihine ilişkindir. Trafik kazaları haksız fiil niteliğinde olup, tazminat borcu haksız fiil tarihinde muaccel olur. Başka bir ifade ile haksız fiillerde borcun muaccel hale gelmesi ihtarı gerektirmez. Bu durumda, davacı tarafın ıslah yolu ile talep ettiği tazminata da, talep ettiği gibi kaza tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekir. Keza, davacının ıslahtan önce talep ettiği tazminata da talebine itibar edilerek kaza tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği halde yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün (BOZULMASINA) 22.09.2008 tarihinde oy birliğiyle karar verildi”.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 25.06.2012 tarihli 2012/3395 E. ve 2012/10426 K. sayılı ilamı
“Dava, satın alınan araçtaki gizli ayıp nedeniyle araçta oluşan değer kaybının tahsili istemine ilişkindir. Davalı vekili, ayıp ihbar sürelerine uyulmadığı ve aracın ayıplı olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre; dava konusu araçtaki ayıp nedeniyle değer kaybına uğradığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 7.000 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. (…) Dava açıldığı sırada 5.000 TL talep edilmiş olduğundan, bu miktara dava tarihinden itibaren, ıslahla arttırılan 2.000 TL’lik miktara ise ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken tamamına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 25.06.2012 gününde oy birliğiyle karar verildi”.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 11.2.2014 tarihli, 2013/2062 E. ve 2014/1543 K. sayılı ilamı
“(…) Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkiline ait araca verilen zararın tazminini istemiştir. Davalı R… Sigorta AŞ, diğer davalıya ait aracın zorunlu trafik sigortacısıdır. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı, karşı araçta meydana gelen gerçek zararı limit dahilinde teminat altına almıştır. Dava konusu trafik kazası sonrasında davacıya ait araçta meydana gelen değer kaybı da gerçek zarar kalemleri arasında bulunmaktadır. Açıklanan nedenlerle davacı E… Genel Müdürlüğü’ne ait araçta meydana gelen değer kaybından davalı sigorta şirketinin de sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Davacı E… Genel Müdürlüğü araçta meydana gelen hasar bedelini talep etmiş, mahkemece aracın onarımı için gerekli olan yedek parça bedelinin tahsiline karar verilmiş, işçilik ücretlerinden davalıların sorumlu olmadığına karar verilmiş ise de aracın onarımı için yapılacak işçilik ücretleri, davacının gerçek zararı kapsamında olduğundan araçta meydana gelen hasarın onarımı için gerekli işçilik ücretlerinin de davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken sadece yedek parça bedeline hükmedilmesi isabetli değildir. Davalı sigorta şirketi, davalıya ait aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketidir.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 99/1.maddesinde “sigortacının, kendisine tazminat ödenmesi için gerekli ihbar yapılıp belgenin ibrazından itibaren 8 iş günü içinde ödeme yapacağı” hükme bağlanmıştır. Davalı sigortacı yönünden sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü ancak bu tarihte, böyle bir başvuru olmadığı takdirde ise dava tarihinde doğmaktadır. Dosya kapsamına göre birleştirilen dosya davacısı İ…’in dava açmadan önce davalıya ait aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalı R… Sigorta A.Ş.’ne başvuru yaptığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davacı İ…’in ve diğer dosya davacılarının sigorta şirketine başvuru yaptığı tarih belirlenerek sonucuna göre talepleri de dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde dava tarihinden faiz uygulanması doğru görülmemiştir”.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 15.02.2005 tarihli, 2005/1161 E. ve 2005/1152 K. tarihli ilamı
“Başvuru Sahibi ile Sigorta Şirketi arasında bir sözleşme bulunmaması, Başvuru Sahibinin haksız fiil mağduru 3. Şahıs olarak uyuşmazlığa taraf olması, talebin kaynağının ticari değil, haksız fiil olması ve sigortalı aracın “hususi” kullanım tarzına sahip olması nedeniyle, “yasal faiz”e hükmedilmesi gerekmiştir”.