Araç değer kaybı ne demek? Araç değer kaybı nedir?
Araç değer kaybı, hasar gören aracın piyasadaki değişim değer durumunu niteleyen bir kavramdır. Bu kavram, hasar alarak onarım gören aracın ikinci el piyasa değerindeki düşüşü ifade eder. Zira, kazaya karışıp hasar gören aracın, en iyi şekilde tamir edilmiş olsa bile, TRAMER (Trafik Sigortaları Bilgi Merkezi) kayıtlarında yer alacak kaza kaydı nedeniyle, piyasa değişim değerinde bir düşüş olacaktır.
Ancak, bir aracın kazaya karışması sonucu bir parçasının boya işlemi görmesi üzerine, aracın yeniden kaza geçirmesi halinde değer kaybı söz konusu olmazken; hasarlı parçanın değişmesi değer kaybına yol açmaktadır.
Araç değer kaybı kavramı, kazalı aracın (parçaları daha yenisi veya orjinali ile değişse dahi) kazadan önceki değerine nazaran mali bir kayıp yaratması düşüncesi ve beklentisi ile ortaya çıkmıştır. Buna göre, daha az kusurlu taraf, daha fazla kusurlu tarafa ve/veya sigortacısına haksız fiilden kaynaklı gerçek bir zararın tazmini talebini yönelmektedir.
Kısaca kazaya karışan aracın, kazadan önceki ikinci el piyasa değeri ile kazadan sonraki ikinci el piyasa değeri arasındaki düşüş farkına “araç değer kaybı” denir.
Esasen her aracın ikinci el piyasa değerinde, trafiğe çık- tığı andan itibaren kaza yapmasa dahi modelinin eskimesi, parçalarının yıpranması, kullanım ömrünü tamamlaması gibi nedenlerle doğal bir düşüş vuku bulmaktadır. Değer kaybı kalemi ise, bu doğal değer eksilmesinden farklı olarak, kaza sonucu araçta meydana gelen ani düşüşün tazminine yönelik bir zarar kalemidir.
Hukukumuzda öncelikle Yargıtay kararları ile yer bulmuş olan bu tazminat kalemi, 14 Mayıs 2015 tarihli Resmi Gazete’de T.C. Başbakan Yardımcılığı (Hazine Müsteşarlığı) tarafından yayınlanan ve 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın 5.maddesi düzenlemesi ile norm olarak da düzenlenmiştir. “Maddi Zararların Teminatı” başlıklı 5. maddeye göre: “Hak sahibinin kaza tarihi itibariyle bu genel şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmadır. Sigortalının sorumlu olduğu araç kazalarında değer kaybı, talep edilmesi halinde ilgili branşta ruhsat sahibi sigorta eksperleri tarafından tespit edilir. Değer kaybının tespiti bu Genel Şart ekinde yer alan esaslara göre yapılır.”
Araç değer kaybının ne olduğuna ilişkin yargıtay kararları
Bu hususta, tarafımızca ulaşılmış en eski karar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07/07/1978 tarihli 1977/15-70 Esas ve 1978/741 Karar sayılı içtihadıdır. Karar metninden anladığımız kadarı ile yerel mahkemece, dosyada mübrez raporlardan bir tanesi kaza nedeniyle bir araçta değer kaybı olduğu tespitini yaparken diğerinin aksi yönde tespitte bulunması halinde, raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin davacı tarafın değer kaybı istemi reddedilmiştir. Bunun üzerine de Hukuk Genel Kurulu aşağıdaki şekilde karar vermiştir:
“Arabanın kapı çamurluk gibi saç aksamı da bükülüp ezildiği, anılan parçalar yerine yenileri takılmadığına göre, tamir edilip boyanarak eski haline getirilmeye gayret sarfedilen otonun, haliyle bir çarpmaya maruz kaldığı anlaşılıp anlaşılmayacağı, dava konusu araba 19 yaşında olsa bile hasardan önceki rayiç değeri ile sonraki fiyatı arasında açıklanan nedenlerle kıymet düşüklüğü husule gelip gelmeyeceği, bilirkişi aracılığı ile tespit edilmek ve iki rapor arasındaki çelişki böylece giderilmek icab ederken eksik inceleme ile yazılı biçimde direnilmesi son kararın da bozulmasını gerektirmiştir(…). Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır”.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 2002/130 E. 2002/4512 K. sayılı ilamı: “(…)Tamamen onarılmış olsa bile kazaya uğrayan araba, tahribatın izlerini taşıyacağından, onarıldıktan sonra mübadele (rayiç) değerinin olaydan önceki mübadele değerinden az olacağının kabulü gerekir. Aracın onarılmış durumdaki değeri, ne kadar iyi onarılmış olursa olsun kural olarak aynı nitelikteki hiç hasara uğramayan araç değerinden düşüktür ve bu da cari değerinden kaybettirmektedir”.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 24/01/2001 tarihli, 2001/115 E. ve 2001/536 K. sayılı kararı: “(…) Dava trafik kazasından doğan tazminat isteği olup mahkemece bilirkişi raporuna dayanılarak davacıya ait araçta değer kaybı olmayacağı benimsenmiştir. Oysa davacının olaydan sonraki mal varlığının değeri olayın meydana gelmemesi halindeki değerinden daha az ise zarar var demektir. Nesnel zararı tayin etmek için kural olarak objektif değeri esas almak gerekir. Bu ise rayiç değeridir. Onarılmış durumdaki aracın değeri ne kadar iyi onarılmış olursa olsun kural olarak aynı nitelikteki hiç hasara uğramayan araç değerinden düşüktür. Zararı tazminle yükümlü olan kimse tazmin borcunu doğuran eylemin meydana gelmesinden önceki durumu iadeye mecburdur. Davacının değer kaybının reddi isteği bu nedenle isabetli değildir”.