KAYA & ELMADAĞ

DEVRE MÜLK UYUŞMAZLIKLARINDA UYGULANACAK HÜKÜMLERİN SAPTANMASI

Devre Mülkün Niteliği ve Uygulanacak Hükümlerin Hiyerarşisi 1. Neden Önce “Uygulanacak Kurallar”? Devre mülkün hukukî niteliği konusunda başlangıçta eşya hukuku öğretisinde ciddi hatalar yapılmıştır. Bu hataların temel sebebi, kanun koyucunun “paylı mülkiyet + irtifak hakkı” (düalist aynî hak) modelini benimsemiş olmasına rağmen—özellikle irtifak boyutunu—kaynaklarda yeterince incelememiş olmamızdır. Not: Sırf lafzi yoruma güvenen ve “devre mülk irtifak değildir” diyen görüşler, bugün hâlâ bu eski yanılgıyı sürdürmektedir. Kanun koyucu, numerus clausus ilkesine rağmen yeni bir irtifak türü yaratmış, fakat yalnızca birkaç hükmü emredici bırakmış; geri kalanları tamamlayıcı (yedek) nitelikte düzenlemiştir (örn. KMK m.59/1-c, m.61/I-f-2-c, m.60). 2. Boşlukların Doldurulmasında Kaosun Kaynağı KMK m.65:

Devamını okumak için tıklayın…DEVRE MÜLK UYUŞMAZLIKLARINDA UYGULANACAK HÜKÜMLERİN SAPTANMASI

Hukuken Kürtaj (Gebeliğin Sonlandırılması)

Kürtaj (Gebeliğin Sonlandırılması) En yalın anlatımıyla kürtaj, istenmeyen bir gebeliğin belirli tekniklerle sonlandırılmasıdır. Mesele, bir tarafta kadının beden bütünlüğü üzerindeki tasarruf hakkını, diğer tarafta doğması beklenen çocuğun yaşam hakkını barındırdığı için yüzyıllardır tartışma konusu olmuştur. Din adamlarından filozoflara, siyasetçilere kadar pek çok kişi kürtajı farklı açılardan ele almıştır. Öyle ki Hipokrat Andı’nda dahi hekimin “kadına düşüğe yol açacak bir araç vermeyeceğine” ilişkin hüküm yer alır. Tıbbi bakımdan kürtaj, gebeliğin en geç 20. haftaya kadar—fetus henüz tam gelişmemişken—sonlandırılmasıdır. Uygulama, genel olarak şu gerekçelerle savunulur: Annenin fiziksel veya ruhsal sağlığını koruma, Tecavüz ya da ensest sonrası oluşan gebeliğin sonlandırılması, Ağır maluliyet veya

Devamını okumak için tıklayın…Hukuken Kürtaj (Gebeliğin Sonlandırılması)

Devremülk / Devre Tatil Hakkının Mirasçılara Geçişi veya Ölüme Bağlı Tasarruflara Konu Olması

Devre Tatil Hakkının Mirasçılara Geçişi ve Ölüme Bağlı Tasarruflar   1. Küllî Halefiyet – TMK m. 599 Devre tatil hakkı, malvarlığı değeri niteliğinde bir alacak hakkıdır. Hak sahibinin ölümüyle birlikte, TMK m. 599 uyarınca terekeye dâhil olur ve kendiliğinden—yazılı devir sözleşmesine gerek kalmaksızın—mirasçılara geçer. Sonuç: Aktif tarafta devre tatilden doğan alacaklar, Pasif tarafta ise genel giderler ve diğer sözleşmesel borçlar mirasçıların malvarlığına intikal eder. 2. Birden Çok Mirasçı ve Sağlayıcının “Tek Hak Sahibi” Şartı Sağlayıcı, mirasçıların anlaşmazlık ihtimalini göz önüne alıp “her devrede tek kullanıcı” kuralı getirebilir. Böyle bir kayıt, devre tatil sözleşmesine açıkça konmuşsa haksız şart sayılmaz. Mirasçıların TMK

Devamını okumak için tıklayın…Devremülk / Devre Tatil Hakkının Mirasçılara Geçişi veya Ölüme Bağlı Tasarruflara Konu Olması

Hukuken Organ ve Doku Nakli – Kavram ve Temel Esaslar

Organ ve Doku Nakli – Kavram ve Temel Esaslar 1. Doku ve organ nedir? Doku – Biolojik açıdan aynı kökene sahip, benzer biçim-yapı gösteren ve aynı görevi üstlenen hücre topluluğudur (kornea, kemik iliği, kalp kapağı vb.). Kan, tıpta “doku” sayılmakla birlikte birçok ülkede organ-doku nakli mevzuatının dışında tutulur. Organ – Belirli bir işlevi yerine getirmek üzere sınırları belli doku gruplarından oluşmuş yapıdır (böbrek, karaciğer, kalp, akciğer, deri, göz vb.). 2. Organ-doku naklinin amacı Görevi geri döndürülemez biçimde bozulmuş –hatta kimi zaman vücuda zarar veren– bir organın, başka hiçbir tedavi seçeneği kalmadığında, işlevsel bir organ veya doku ile tedavi amacıyla değiştirilmesidir.

Devamını okumak için tıklayın…Hukuken Organ ve Doku Nakli – Kavram ve Temel Esaslar

Devre Tatile Konu Ünitelerden Dönemsel Kullanım Hakkının Devri

Devre Tatil Hakkının Kullanıma (Zilyetliğe) Bağlı Devri 1. Tekrarlanan Hak Sahipliği ve “Kullanımın Devri” Devre tatil sözleşmeleri, çerçeve süre içinde (örneğin her yıl, her mevsim ya da belirli dönemler halinde) hak sahibine tekrar eden yararlanma imkânı tanır. Bu tekrar eden yararlanma yetkisi, eşya hukuku bakımından fer’î / dolaysız zilyetlik niteliğindedir. Hak sahibi, yalnızca kullanım hakkını devretmek isterse: İşlem alacak devri (TBK m. 83 vd.) hükümlerine tâbidir. Genel giderlere katılma borcu, hak sahibinde kalmaya devam eder; devralan sadece kullanımdan doğan alacak haklarını üstlenir. Devralan, kullanım süresine ilişkin giderleri ödemeyi ayrıca üstleniyorsa bu, borcun iç üstlenilmesi (TBK m. 195) sayılır; “sözleşmenin devri”

Devamını okumak için tıklayın…Devre Tatile Konu Ünitelerden Dönemsel Kullanım Hakkının Devri

Hukuken Tıbbi Müdahaleler

Tıbbî Müdahaleler Günümüzde tıbbî müdahalelerden doğan hukukî sorumluluk, giderek artan bir önem taşımaktadır. “Tıbbî müdahale” kavramı, esasen “tedavi” kavramıyla iç içedir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin klasik kararlarından birinde (7.3.1977, 6297/2541 – YKD 1978/906) şu tanıma yer verilmiştir: “Hekim, tıbbı icra ederken kişinin yaşamasını düzenlemek ve sağlığını korumak amacıyla çeşitli işlemler gerçekleştirir. Bu işlemler; hastalığın teşhisi, gerekli ilaçların verilmesi, cerrahî müdahalelerin yapılması, hastalığın sürekli gözetimi ve gerektiğinde yan etkili yeni tedavi yöntemlerinin uygulanması gibi faaliyetleri kapsar.” Tedavi Kavramı ve Tıbbî Müdahalenin Kapsamı Tedavi, geniş anlamda; koruyucu önlemleri, tanıya yönelik işlemleri ve iyileştirme / rehabilitasyon süreçlerini içerir. Buna göre: Aşılama, Tanı için

Devamını okumak için tıklayın…Hukuken Tıbbi Müdahaleler

Devre Mülk /Devre Tatil Hakkı Tamamen Devredilebilir Mi?

Devre Tatil Hakkının Tam Devri 1. Devre Tatil Hakkının Süresi ve Malvarlığı Niteliği Geleneksel uygulamalarda devre tatil hakkı bazen süresiz, bazen de elli yıla kadar uzayan “çerçeve süreler” içinde hak sahibine yararlanma yetkisi tanır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun sonrası getirilen yenilikle on yıldan uzun sürelere dayalı yeni sözleşme kurulamaz; fakat mevcut uzun süreli haklar malvarlığı değeri teşkil eder ve bir bütün hâlinde devredilebilir. 2. Alacağın Devri (TBK m. 183 vd.) ve Sınırlamalar TBK m. 183/I: “Alacaklı, alacağını üçüncü kişiye devredebilir; işin niteliği engel olmadıkça veya sözleşmede aksine hüküm yoksa.” TBK m. 183/II: Taraflar, yedek hukuk kuralının aksini kararlaştırarak

Devamını okumak için tıklayın…Devre Mülk /Devre Tatil Hakkı Tamamen Devredilebilir Mi?

Sigortacının Tazminat Ödeme Yükümlülüğü

Tazminat Ödeme Borcu ve Süreci 1. Kanun Hükmü – TTK m. 1427 MADDE 1427 (1) Aynen tazmine ilişkin sözleşme yoksa sigorta tazminatı nakden ödenir. (2) Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve herhâlde 1446’ncı maddeye göre yapılacak ihbardan kırk beş gün sonra muaccel olur. Can sigortaları için bu süre on beş gündür. Sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemez. (3) Araştırmalar, 1446’ncı maddeye göre yapılacak ihbardan başlayarak üç ay içinde tamamlanamamışsa; sigortacı, tazminattan veya bedelden mahsup edilmek üzere, tarafların mutabakatı veya anlaşmazlık hâlinde mahkemece

Devamını okumak için tıklayın…Sigortacının Tazminat Ödeme Yükümlülüğü

Tıbbi Müdahalenin Dikkat ve Özen Yükümlülüğüne Uygun Bir Biçimde Yerine Getirilmesi

Tıbbî Müdahalede Özen Borcu Hastanın aydınlatılmış onamının alınmış ve müdahale yetkili bir hekim tarafından gerçekleştirilmiş olması, işlemin mutlaka hukukî güvenlik içinde olduğu anlamına gelmez. Müdahale dikkatsiz, özensiz yahut tıp biliminin kabul ettiği kurallara aykırı icra edildiğinde, hekim yine de hukuka aykırı davranmış sayılır; bu durumda hukukî (ve hatta cezaî) sorumluluk gündeme gelir. Hekim, mesleğini icra ederken meslek standardına ve bilimsel tedavi ilkelerine uymakla yükümlüdür; hastanın rızası veya acil/zorunlu müdahale durumu bile bu özen borcunu ortadan kaldırmaz. Acil-hayatî hallerde hasta ile hekim arasında tipik bir hizmet/vekâlet sözleşmesi bulunmadığından, tarafların hak ve borçları için Türk Borçlar Kanunu’nun “vekâletsiz iş görme” (TBK m.

Devamını okumak için tıklayın…Tıbbi Müdahalenin Dikkat ve Özen Yükümlülüğüne Uygun Bir Biçimde Yerine Getirilmesi

Sigortacının Poliçe Verme Yükümlülüğü

TTK m. 1424 – Poliçe Verme Yükümlülüğü MADDE 1424 (1) Sigortacı; sigorta sözleşmesi kendisi veya acentesi tarafından yapılmışsa, sözleşmenin yapılmasından itibaren yirmi dört saat, diğer hâllerde on beş gün içinde, yetkililerce imzalanmış bir poliçeyi sigorta ettirene vermekle yükümlüdür. Sigortacı poliçenin geç verilmesinden doğan zarardan sorumludur. (2) Sigorta ettiren poliçesini kaybederse, gideri kendisine ait olmak üzere, yeni bir poliçe verilmesini sigortacıdan isteyebilir. (3) Poliçenin verilmediği hâllerde, sözleşmenin ispatı genel hükümlere tabidir. Teslim Süresi Sigorta sözleşmesi doğrudan sigortacı veya acentesi eliyle kurulmuşsa, poliçe imzalanmış biçimde 24 saat içinde sigorta ettirene ulaştırılmalıdır. Sözleşme başka bir kanalla yapılmışsa, teslim süresi 15 gündür. Geç Teslimin

Devamını okumak için tıklayın…Sigortacının Poliçe Verme Yükümlülüğü